Hep başkalarının ellerinde ellerimi, yüzlerinde yüzümü, sözlerinde sözümü unutmuştum oysa. Belki de ondandır bunca korktuğum; teli kopuk bir saz gibi kendime konuştuğum. Bazen kendimle bile konuşmuyor, ha bire susuyor, susuyorum. O vakit, hep bir şeylerin ince ince karanlığa serpildiğini, kaskatı bir sessizliğin belirdiğini görüyorum odamda. Bir patlamanın dahi yok edemeyeceği tuhaf bir sessizlik...