Batı, savaş fikri, ahlaki veya dini üstünlüğü sayesinde değil, organize şiddet uygulamadaki üstünlüğü sayesinde kazandı. Batılılar bu gerçeği sık sık unutuyor. Batılı olmayanlarsa hiç unutmuyor.
Samuel Huntington
Yazar Thomas Powers'a göre 11 Eylül'den dokuz ay önce istihbarat personeli "yönetimi Usame bin Ladin'in teşkil ettiği tehlike hakkında kırk defa uyarmıştı ama yönetimin duymak istediği bu değildi ve duymadı da."
Bush'un 6 Ağustos'ta Teksas, Crawford'taki çiftlik evinde aldığı Başkan'ın Günlük Bülteni "Bin Ladin ABD'de Hava Saldırısı Yapmaya Kararlı" başlıklıydı. Bülten, uçak kaçıran El-Kaide ajanları tehdidini ele alıyordu. Bush, her zamanki gibi ilgisizdi, bilgi veren CIA memuruna, "Anlaşıldı. Sen üstüne düşeni yaptın," dedi. Tenet daha sonra, "sistem kırmızı ışık veriyordu," demişti. Yine de, Bush o kadar küstahtı ki Nisan 2004'te bir basın toplantısında, " insanların uçakları binalara çarpacağına dair herhangi bir ipucu almış olsaydım bu ülkeyi korumak için yerin altını üstüne getirirdik." dedi.
...
Bush'un, Cheney'in, Rice'ın, Rumsfeld'in, Wolfowitz'in ve kafadarlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne yapılan bu suç saldırısını iki İslam ülkesine karşı savaş başlatmak için bahane olarak kullanacağını o sırada hiç kimse tahmin edemezdi. O savaşlar ki ABD'ye Usame Bin Ladin'in verebileceğinden daha çok zarar verecek ve ABD Anayasası'nı ve Cenevre Sözleşmesi'ni parçalamaya başlayacaktı.
Stratejik Hava Komutanlığı (SAC) Komutanı General Thomas Power... Aralık 1960'ta RAND'ten William Kaufmann'ın sivilleri hedef almaktan kaçınmakla ilgili brifingini dinlerken patladı: "Neden kendimizi dizginlememizi istiyorsunuz? Kısıtlama! Neden hayatlarını kurtarmakla bu kadar ilgilisiniz? Amaç aşağılık insanların topunu öldürmek değil mi zaten?" Sonra da ekledi: "Savaşın sonunda iki Amerikalı ve bir Rus kalmışsa, biz kazanmışız demektir."
Çileden çıkan Kaufmann: "Dikkat edin de o iki Amerikalıdan bir erkek, biri kadın olsun."
...başkanlık yarışı hala başa baş gidiyordu. Hatta ekim ayının ortasında yapılan kamuoyu yoklamalarının bazılarında Carter lider çıkmıştı. Doğrulanması imkansız ama anlaşılan o ki Reagan kampanya yetkilileri İranlı liderlerle bir araya gelmiş ve eğer İran, rehineleri Reagan seçimi kazanana kadar bırakmazsa İsrail'in İran'a silah nakletmesine müsaade etmeyi vadetmişti.
...
İran, elçilik personelini 21 Ocak 1981'de, Reagan'ın başkanlık görevindeki ilk gününde serbest bıraktı.
Artık Türk okurlar için bir kader haline gelen felaket derecede kötü çeviri ve hiç yapılmayan son okuma beceriksizliği yüzünden zorlukla okunan harika bir kitap. Profil Kitap'ın imza attığı devasa bir rezalet. Her konuda ve her alanda olduğu gibi Türk tüketicilere layık görülen bir özensizlik yayın dünyasında arşa çıkmış halde ve bu kitap da bir başka kanıt durumunda. Orijinalini alıp okumak gerekiyor maalesef. ABD'nin dünden bugüne tarihi suçlarının tamamını kapsayan yegane kitap bize bu berbat sunumla layık görüldüğünden güme gitmiş. Yine de sabırla ve her cümleyi kafamda yeniden kurarak bitirdim, çünkü kitabın kendi kalitesi bunu hak ediyordu.
ABD'nin kuruluş aşamasından günümüze, hatta yüzyılımıza gelinceye değin işlediği savaş suçlarını, katliamları, soykırımları biliyoruz. 1900'lü yıllardan bugüne kadar yaptıkları ise öyle veya böyle hep kendini dünya kamuoyuna haklı çıkartacak sebeplerin arkasına saklanarak yaptığı şımarık ve ukala kıtanın narsist çocuğu izlenimini veriyor.
Ruslara gözdağı vermek için Japonya'ya atılan atom bombaları, Japonlar'ın (ne yapılmış olunursa olunsun) insan sınıfından ayrı bir çeşit "yaratık" gibi görülerek bu atom bombası projesinin haklı gösterilmeye çalışılması, Nazileri aratmayacak Filipinli katliamları okurken bile kanınızın donmasına neden oluyor. Beceriksiz ve megaloman başkanların adını insanlık tarihine kana bulanmış katran karası harflerle yazdırdığı bir destan okuduğumuz. İnsanlığın en çirkin yüzlerinden birisi bazen Endonezya'da, Vietnam'da, Kamboçya'da, bazen Afrika'da, bazen Güney, Orta veya Kuzey Amerika'da karşınıza çıkıyor. Ve maskenin altındaki yüz hep bir Amerikan askeri olarak sırıtıyor bütün iğrençliği ve gaddarlığıyla. Ve maskeyi o yüze takan elin ismi bazen Eisenhover, bazen Truman, Johnson, Bush, Wilson oluyor. Ama zihniyet hiç değişmiyor. Böl, sömür, yok et. İnsanlığın imha ve asimilasyonunun belgeseli niteliğinde bir kitabın sayfaları arasında isyan, kızgınlık ve utanca gark oluyorsunuz kendi insanlığınızdan....
Sisteme karşı lafını esirgemeyen iki duayen isim bir araya gelince ortaya sürükleyici ve merakları gideren bir sohbet ortaya çıkmış. Stone'un sorularına Tarık Ali çok güzel cevaplar vermiş. Büyük keyif aldığım bir okuma oldu.
《》
Kitapta ağırlıklı olarak 20.yüzyıl tarihi üzerine konuşulmuş. Kennedy suikasta uğramadan önce Vietnam'dan