Bizi dönüştürmeyen ve konusuna göre eyleme sevk etmeyen konuşmalar, çoğunlukla konuştuğumuz şeyleri önemsizleştirme, sıradanlaştırma ve unutturma işlevi görür.
Bütün dinî düşünce geleneği, Hz. Peygamber'de (sallallahu aleyhi vesellem) dile gelen ilahî hakikatle nasıl irtibat kurulacağı ve bu hakikatin nasıl anlaşılıp bir yaşam formu haline dönüştürüleceği sorularına cevap olarak ortaya çıkmıştır.
Ünlü âlim İbn Hazm ‘Ahlâk ve Davranış Tarzları’ başlığıyla Türkçeye çevrilen eserinde der ki; “İstisnasız bütün insanların peşinden koştuğu tek hedefin ne olduğunu araştırdım ve bunun tek bir şey olduğunu gördüm: Kaygıdan kurtulmak.”
Müslüman olmak demek, bütün nesnelerin ilkesi, yaratıcısı veya nihai sebebi olarak Allah'ı bilmek ve bütün eylemlerimizi de tevhide ilişkin idrakin bir uzantısı olarak gerçekleştirmeye çalışmak demektir.