1980'de Adana'da doğdu. Tarsus'ta büyüdü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Yedi yıl ceza avukatı, üç yıl da reklam yazarı olarak çalıştı. Öğrencilik yıllarında çeşitli fanzinlerde ve teknoloji dergilerinde yazarlık yaptı. İlk öyküsü; 2010’da "Varlık"ta, ilk kitabı "Muhtelif Evhamlar Kitabı" 2015'te YKY'de yayımlandı.
" Dert anlatacak birini bulmak da başka derttir vesselâm "
Ne de güzel söylemiş yazar. Cümleyi okuyunca, döndüm döndüm baktım sağıma soluma. Yok.. yok.. Artık derdini deşeceğin, gözün arkada kalmadan, hüznünü hatta sevincini paylaşacağın birileri yok. Ya da bakın etrafınıza bir elin beş parmağı kadar etmez.
Her şeyler arttı çoğaldı, hep bi'üst modelleri çıktı, leveller atladı, uzaylara çıkıldı Ay'lara gidildi gelindi. Ama insan azaldı, vicdan azaldı, merhamet azaldı, empati azaldı... azaldı.. azaldı.. azaldı.. Kendi kendimize ağlar, kahkaha atar, çalar oynar olduk. Bırakın sokakta gördüğümüz çöp karıştıranlara üzülmeyi, burnumuzun dibindekileri bile görmez olduk..
Her öykü muazzamdı. Hepsi birbirinden farklı duyguma nüfuz etti. Melda; yalnızlığa küfrettirdi. Rasim abi; acılara karşı gülümsetti. Taner; gerçeklerle yüzleştirdi. Deniz; geçmişe döndürdü. Jülide; şaşkına çevirdi. Ahh! Saraylı; ciğerime işledi. Ayşen aşkı ( en çok sana üzüldüm çocuk) veee Selim. Seni hiç unutmayacağım çünkü sen " Güzelsin anne. Gördüğüm en güzel kadınsın.." dedin ya, annen hatırlamayacak bile olsa..
Velhasıl, nasıl bittiğini anlayamadığım neden bu kadar az bu kitap diye hayıflandığım muazzam bir kitap oldu benim için.
Rasim Abi'nin lafı ile bitirmek istedim;
" Takma lan. Bir geldik bir gidiyoruz, gerisi yalan. "
Hiç...
İsterim, hayal ederim hatta, veya, ya da bazen ve şimdi ve çoğu zaman geçmişe gidebilmeyi. Sonra, düşündüm de bunun için bi' zaman makinesine ya da bi' zaman kapsülüne ihtiyacım yok aslında. Birkaç satır cümle, üç beş mektup, gazete küpürü, kısacık bir melodi ya da altı çizilmiş cümleler ile dolu bir kitap benim için yeterli.
İşte bu kitabı okurken, vakti zamanında yazılmış bir günlük ile 1900'lü yıllara ışınlandım resmen. Hep yüreğim ağzımda, tayyarenin içinde Yüzbaşı Şevket ile semalarda süzüldüm. Onun ile birlikte o çöllerde susuz kaldım, o sıcağı iliklerime kadar yaşadım. Ağzım burnum kum doldu seraplar gördüm evet evet gördüm. Garip... çok garipti hakikaten. Geçmiş ve gelecek ile birlikte şimdinin de hikâyesi, bugünler de içinden geçtiğimiz her şeyi tek tek okudum.
Buram buram tarih, aşk, özlem, dostluk, samimiyet, biraz sen, biraz ben kokan harika bir kurgu ile birleştirilmiş gerçek bilgiler ile dolu şahane bir kitap okudum.
Çok şükür diyorum yeni nesilde böyle yazarlar var " ve hâlâ yaşıyorlar " ve umarım Ömür İklim Demir daha da yazar çok ve çokça yazar. İlk romanı yazarın ama ben beynimi asla buna inandıramadım.
Betimlemeleri, tasvirleri, duyguları geçişleri bize yansıtması, ters köşe yaptığı üslubu, samimiyeti, mizahı kullanım dozu ile beni kitabına hapsetti yazar.
Eee !.. Emine'ciğim ne yapalım alalım mı listeye? derseniz... Mutlaka derim ;)
Kum TefrikalarıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20201,625 okunma
Daha ilk öyküden neden bu kadar geç kalmışım okumak için dediğim bir yazarla tanışmanın keyfiyle başladım Muhtelif Evhamlar Kitabı'nı okumaya.
Karşıma çıkan ilk öyküde Melda ve İhsan'ın hikayesi alıp beni taa gençliğime götürürken, yüzümde önce bir gülümseme sonrasında bir kaç damla yaş olup aktı. Ardından gelen ikinci öykü Vasati 40