Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Önay Yılmaz
Önay Yılmaz Yorumları ve İncelemeleri
Önay Yılmaz yorumları ve incelemelerini, Önay Yılmaz kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Önay Yılmaz puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşin garip kısmı kitap elime tamamen tesadüfen geçti ve çok büyük önyargıyla başladım okumaya..Ama ismi de açıklaması da kitap için zayıf kalmış bence .Üstelik böylesi bir kurgu ve anlatım hak ettiği değeri de görmüşe benzemiyor.Uzun zamandır ağlayamayan bir insan olarak gerçekten kurgusuyla bunu başardı.O yüzden hakkını vermeden geçemezdim.Emeği geçenlerin eline sağlık…
Delta neyi gizliyordu da sırrına yaklaşanlar ölüyordu?
Kızılırmak deltası'ında iki hafta içinde üç kişi esrarengiz bir şekilde ölür. Delta da aynı zamanda ünlü Ornitolog' ların çalıştığı bir proje de yürütülmektedir. Bu esrarengiz ölümlerin yürütülmekte olan proje ile ilgisi var mıdır? Cinayet masası baş komiseri Çetin, kaza gibi görünen bu
Okuduğum ilk Önay Yılmaz kitabı, beni yazarın diğer eserlerini okumaya çağırıyor.
Basit, ve biraz da çabuk anlatılıyor hissi veren bu hikâyeler ilk başta emin olamasam da son hikâyelerde beni yazarın konusuna ve diline hakimiyeti konusunda ikna etti. Aslında yazarın yaptığı şey, ilgi çekici konular, karakterler yaratabilmek ve bunları ülkemiz polisiyesine dahil edecek hikâyelere dönüştürmek. Bence bu kitap da bu hedefin başarıldığını gösteren güzel örneklerle dolu. Polisiye okurken edebi beklentilerim fazla yüksek değil elbette, bunun tam tersi örnekler var, ve arada denk geliyorum ama, Önay Yılmaz'ın gezindiği yerler daha başka yerler. Oralarda da dolaşmak güzel. Ben en azından bir süre daha buralardayım, oralardayım.
Kitapta en beğendiğim hikâyeler Doğuştan Katil ve Dut Reçeli oldu.
"Benim adım polis dilinde "maktul" oluyor. Yıllarca maktullerin öykülerini yazdıktan sonra onların durumuna düşmek oldukça ironik bir bir durum. Ama yapacak bir şey yok, çünkü hayat dediğimiz şey böyle sürprizlerle dolu." #alinti
Adının hakkını veren, dokuz polisiye öyküden oluşan bir kitap #ogledensonracinayetleri.
Ben yazarın kalemiyle ilk kez bu öykü kitabiyla tanışmış olsam da, yazarımız bircok esere imza atmış, "Yılın Gazetecisi," seçilmiş ödüllü bir yazar.
Akıcı ve sade bir dille yazılmış öyküler hem bilgi dolu hem merak uyandırıcı.
Kimi öykülerin sonunu tahmin ettim, kimilerinde yanıldım. Kimilerinde hafiften tebessüm ettim kimilerine derinlere daldım. Dahilikle psikopatlik arasında ki o ince çizgi olan; "Vicdan'ı" yine saygıyla andım. Okurken çok keyif aldım.
Kan ve vahşetten imtina edip polisiye okumaya çekinen arkadaşlara, polisiye kitaplari sevdirecek bir öneri olduğunu düşündüğüm, bu güzel kitabı tavsiye ediyorum.
Ayrıca benim gibi polisiye delisi arkadaşların da ilgisini çekecek okurken keyif veren bu kitabı ayda bir polisiye/ gerilim kitapları okuduğumuz #gerimgerimgeriliyoruz diyen arkadaşlarıma da tavsiye ediyorum.
Sizler polisiye sever misiniz? Polisiye öykü mü, polisiye roman mı okumayı daha seversiniz? Hadi yorumlarda buluşalım.
#önayyılmaz az #herdemkitap #herdemvakti #herdemkitapyayın
#öğledensonracinayetleri
Sizlere birbirinden güzel #polisiye #öyküler ile geldim.
#sugegasa
Yıllar önce ailesini bir yangında kaybeden ve izlerini taşıyan Mustafa nasıl hain planlar ile 3 kişinin hayatını yok etti ve yakayı ele nasıl verdi dersiniz?
#yerlibaldwinolayı
Cahit Silahtar bir film setinde silahçı olarak işe alınır. Ama üzerinden bir
Kitap Heybeliada'da işlenen cinayetler ile başlıyor. Giriş çok iyi, okurda merak uyandırıyor. Katil ve kurbanın direkt olarak yüzleşmesi ve karanlık bir atmosfer, gerilim dolu bir sahne. Adada dolaşan siyah cüppeli ve bıçaklı bir katil mehtaplı geceleri seçerek kurbanlarını avlamaya başlıyor ve her işlediği cinayette de kurbanına bir imza bırakıyor. Kurbanların her birinden farklı farklı organlarını alarak dedektiflerin kafasını karıştırıyor. Adanın geçmişinde ise oldukça lanetli bir sır ve bu sırrı bilen çok az kişi var. Şüpheli listesi daralırken katil son cinayetini planlayarak harekete geçiyor ve sonrası... Kitapta final üstüne bir final daha var ve sadece bu sahne bile kitabı okumak için değer. 7 puan vermemin sebebi yazar çok fazla adanın tarihine ve doğal olarak tarih kavramına girmiş bir noktadan sonra bana aşırı geldi. Olaylardan kopmasam da insan betimlemelerden olaylara geçmek istiyor. Yazarın "AV" kitabı tam bir Agatha Christie tadında ve 10/10 verdiğim için bunda da beklentiyi o şekilde tuttum.
Bir Türk yazardan Agatha Christie gibi klasik bir "Katil Kim?" kitabı çıkabilmesi gerçekten büyük bir başarı. Gökbilimci ve göktaşı avcısı olan Can Peker Kuş Adası'ndaki yazlığında bıçaklanarak öldürülür. Komiser Pertev Bora oldukça zengin, varlıklı ailelerden oluşan 10 villalık bu siteye adım atar ve soruşturmayı ele alır. Kitabın en güzel yanı herkesten eşit ölçüde şüpheleniyor olmanız, her karakterin eşit derecede ağırlığı olması, hepsinin yalanları veya sırları olması, maktulün herkesle geçimsiz olması... Gereksiz hiçbir detay olmamasının yanı sıra kurgu, mantık, finalin bağlanması, katilin ortaya çıkışı tek kelime ile mükemmel! Bir solukta okunması gereken bir kitap.
"Harun Efendi, elinde makineyle fotoğraf çekerek ve doğru dürüst araştırmadan sözüm ona adaleti sağlamaya çalışıyorsun. Gazeteleri yalan haberlerle, polisleri yalan ihbarlarla ayağa kaldırıp Boğaz manzaralı babadan kalma evinde aklım sıra gazetecilik yaptığını sanıyorsun. Günahsız, masum insanlara çamur atıyorsun. İşte adama böyle oyun
İçerisinde dokuz farklı polisiye öykü bulunan kitapta bazıları şaşırtıyor, bazıları basit kalıyor, bazıları da ters köşe yapıyor. Her öykü de bir katil bulmaya çalışıyoruz. Özellikle "Sivri Bir İpucu" öyküsünü sevdim. Melek evinde tecavüze uğramış bir şekilde ölü bulunur. Bankacı olan Melek'in başına bunlar neden gelir? Katil kimdir? İpucu neydi? Her öykünün sorgulatan ve merakla okunan bir kurgusu vardı.
Özellikle polisiye kitap okumaya başlamak isteyenler için harika bir öneri. Öyküler hem zorlamıyor hemde okurken ipuçlarını takip ederek katili bulmamıza yardımcı oluyor. Ayrıca polisiye okurken kan ve vahşetten çekinenler için başlangıç kitabı olabilir. Bazı öykülerin sonunu tahmin etsekte bizleri şaşırtan öyküler de mevcut. Yazarın kalemi oldukça akıcı ve kitabı elinizden bırakmadan bitirebilirsiniz. Ben keyifle okudum bütün öyküleri. Sıkı polisiye okuyucularını çok tatmin etmeyebilir ama kesinlikle bir şans verilebilir. Tavsiye ederim.
Sanırım ilk defa bir yazımda neden 9 değil de 7 puan verdim ya da neden verdiğim puanla başladım onu belirtmek istiyorum. Çünkü yazarımız çok akıcı bir kitap oluşturduğu halde bir anda Leyleklerin Uçuşu kitabını ve filmini izliyor gibi hissettim. Bu yüzden biraz puanını indirdim lakin hikaye beni sardığı için de hakkını yiyemem.
Salih, İsmail ve
Önay Yılmaz'ın okuduğum ilk romanı. Kurgusuna, karakterlere, anlatımına bayıldım. Tek bir konuda sıkıntı çektim, tarihle ilgili çok fazla ansiklopedik bilgi vermiş. Kimileri ilgimi çekti uzun uzun okudum ancak bazı yerlerde atladım bu bilgileri, özellikle de tam çözülme aşamasında girdiği detaylı tarihsel olayları. Onlar da tadında olsaymış 10 numara bir Türk polisiyesi. Bununla beraber Heybeliada'yı da, hatta tüm adaları, gidip görme isteği uyandırdı bende.
Oldukça güzel bir polisiye roman. Bodrum Turgut Reis'te ardı ardına genç kızlar kaybolmaya başlar. Bu işle baş komiser Cenk, komiser Seza ve komiser yardımcısı Utku ilgilenmektedir. Melisa adında bir kız kaybolmuştur. Gazeteci Ahmet Kerim de Bodrum'a yakın olan Çatal Adasına bir genetik laboratuvarı ile röportaj için gider. Ancak bu kaçırmalar ve cinayetlere karılır. Gazeteci olduğu için merakla bu işlerle ilgilenir. Biraz da tesadüflerin yardımıyla pek çok bilgiye ulaşır. İşin içinde insan kaçakçılığı vardır. Polisin operasyonu ile çete çökertilir ancak Melisa hala kayıptır ve Ahmet'in sevgilisi Selin de kaçırılmıştır. Sanki bu insanların farklı bir olayla ilgisi vardır. Ahmet, İstanbul'dan arkadaşı baş komiser Çetin ile bu olayı da çözer. Genetik biliminin de işin içinde olduğu korkunç bir plan vardır ve bu plan Nazi Almanya'sına kadar dayanmaktadır. Acaba Ahmet, Selin ve Çetin bu kumpastan kurtulabilecek midir? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Yazarın Poseidon'un Laneti ve Günbatımı Cinayetleri 'ni okumuştum.Olay kurguları gayet güzeldi.
Av'ı da beğendim.Kurgusu gayet güzel.
Olay Kuşadası'na bağlı Güzelçamlı Köyü' n de geçiyor.Gökbilimci ve göktaşı avcısı olan Can Peker yazlık sitesinde bulunan evinde bıçaklanmış olarak bulunur.
Olayı komiser Pertev Bora ve arkadaşları çözmek için araştırmaya başlar. Yapılan araştırmalar sonucu Can'ın site halkı tarafından sevilmediği ortaya çıkar. Can herkesle hoş olmayan sorunlar yaşamıştır.Herkes birinci derecede suçlu adayıdır.
Komiser Pertev aynı zamanda ailevi sorunlarını da çözmeye çalışır.Eşinden ayrıdır ve bir kızı vardır. Onları tekrar kazanmak için elinden geleni yapar.
Katil tam tesbit edildi derken, bir çağrışım gerçek katile ulaştırır.
Öykü yazmak zor iştir, hele polisiye türünde öykü yazmak cesaret ister diye düşünüyorum. Roman olacak bir hikayeyi özetleyip, çarpıcı bir şekilde anlatıp, gizemi de koruyarak kısacık bir öyküye sığdırıp okuyucuyu doyurmak, kolay iş olmasa gerek. Bu yüzden polisiye öykü yazarlarına ayrı hayranım.
Bu alanda ödül de almış olan yazar bu öykü kitabında; birbirinden gizemli dokuz polisiye öyküyle karşılıyor bizi;
“Sugegasa”,
“Yerli Baldwin Olayı”,
“Ambrosia “,
“Gemideki Ölümler”,
“Sivri Bir İpucu “,
“Dut Reçeli”,
“Teleskoptaki Yüz”,
“Benim Adım Hayalet”,
“Doğuştan Katil”
adlı öyküleriyle, kimi zaman ters köşe yaparak sonuca ulaştırıyor. Kimi zaman da katili başından bilsek de farklı gerçeklere çıkıyor. Polisiye türe alışık olmayanlara iyi bir başlangıç olabilecek bir öykü kitabı. Şiddetle tavsiyemdir.
#ÖğledenSonraCinayetleri
^
^
#alıntı
Yuvarlak içine aldığım Otto yazısı da dikkatinden kaçmadı. Ve içine bir kurt düştü. Otto’nun hayalet yazarı, Toto olan katilin adını neden değiştirip Otto yapmış olabilirdi?
^
Kaliteyi, ancak işi kendin yaparsan, seversen gerekli özeni gösterirsen yakalarsın.
^
^
@herdemkitapyayin #bloghemsire #polisiye
Atatürk tarafından maden mühendisliği okumak üzere Almanya'ya gönderilen, beşi de başarılı birer lise öğrencisi...Tükiye'ye döndüklerinde çeşitli fakültelerin kuruluş kadrosunda yer alacak olan bu gençlerin, II. Dünya Savaşı öncesi Nazi Almanyası'nda yaşadıkları, bir belgesel oluşturacak kadar ilginçtir.
