Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Orhan Cesur

Orhan CesurEstetik Yoksunluğu yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
219
Görüntülenme

Orhan Cesur Sözleri ve Alıntıları

Orhan Cesur sözleri ve alıntılarını, Orhan Cesur kitap alıntılarını, Orhan Cesur en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" ”Toplumlar, ileri atılım ve sıçrama dönemlerinde estetiği sadelik, yalınlık ve işlevsellik ilişkisinde arıyorlar. Buna karşın, çözülme dönemlerinde daha çok süslemecilik öne çıkıyar. Basitlik ve sadeliğe karşı, gerçek gereksinimlerin ve işlevin önüne geçen bir gösterişlilik, süslemecilik ve abartı; tüketimcilik, birlikte oluşun güzellik koşullarının yaratılmasına karşı kentsel çevrenin tasarımında bağlamsızlık, ortak bağlam yoksunluğu ve eklektisizm... Diğer yandan, günümüzün tüketimci estetiği ve tasarımı, çevre-doğa ilişkisini organik bir bütünlük, geçişlilik ilişkisi içinde değil de bir karşıtlık ilişkisi içinde ele alıyor. Bu estetik anlayış, kamusallığı ve kamusal alan yaratma kaygılarını hedefalan, günümüzün bireyci ve özelleşmeci ideolojisi ile besleniyor. ”’ . (Doç.Dr.H.ÇağatayKeskinok)
Her sanat eseri, sanatçısı ile şahidi (izleyicisi) arasında bir paylaşımın konusudur. Demek ki estetik algının sadece estetik objeyi ortaya koyan sanatçı merkezli veya o eseri temaşa edecek estetik özne merkezli olarak açıklanması yetersiz bir açıklama olacaktır. Temaşa eden ile eseri ortaya koyanın maksatları birleşirse veya yakınlaşırsa estetik algı iletişime dönüşmüş olur. Bu durumda estetik algıyı üst düzey bir iletişim olarak tanımlamak mümkündür. Estetik fenomenin temelinde bilinç olması gerekir. Belirli bir sanatsal düzeye sahip bilen bir varlık tarafından maksatlı olarak ortaya konmuştur. Sanat eserini ortaya koyan ile onu izleyecek (okuyacak) olan öznenin bilgi ve bilinç düzeylerinin bir şekilde yaklaşması ve uyuşması ile iletişim yani estetik algı gerçekleşmiş olur.
Reklam
Şuur, kendi varlığından haberdar olma; kendini bilme, tanıma halidir. Kendini bilen, varlığın sırlarını, varlıktaki estetiği keşfeder. Kendini bilenin şahadeti (şahitliği) de daha üstün olur. Estetik anlayışımız; şuurumuz, şahsiyetimizle birlikte yükselir veya alçalır. Görüntülerin arkasındaki gerçeği, iyiyi, güzeli gören, işiten, akleden bir kalbe sahip olursak beraberinde estetik şuurumuz da yükselecektir. O zaman seçimlerimiz isabetli, davranışlarımız tutarlı olur. Tabiattaki sırları keşfin; estetiği fark edişin lezzetine ereriz. Tabiatı doğru okur, oradan yaşamımıza seviye katan estetik değerler üretebiliriz.
”Herhangi bir lezzet acı ve elem doğuruyor veya kendisinden daha mükemmel bir lezzete varılmasını engelliyorsa, gerçek anlamda bir lezzet sayılmaz."3 Kola gibi içecekler, sadece içme esnasında haz verirler; içtikçe içesiniz gelir. Ama hemen sonrasında, daha bardağınızı bitirmeden doyumsuzluk, tatminsizlik, susuzluk hissi yakar bağrımzı. Ama onun yerine halis bir kaynak suyu içseniz, lezzeti duyumsarsınız hemen ve de daha sonra... Kolay elde edilen anlık hazların değil, zor elde edilen kalıcı hazların peşinde olmalıyız. Tabi bu dünya gerçek lezzetlerin dünyası değildir. Gerçek lezzet, gerçek güzelliğin yeri olan cennettedir. İnsan için dünyada tam bir mutluluk söz konusu olamaz. Dünya hüzün diyarıdır. Gerçek mutluluğun yolu bu hüzünden kaçmak değil, bu hüzne kaçmaktır.
Büyük şehirlerimizde on yıllardır gecekondu sorunuyla paralel olarak intibak sorunları yaşanmaktadır. İntibak sorunları yaşanan gecekondudan devşirme şehir kesimlerinde altyapı sorunları hiç bitmez. Büyük şehirlerin hikayesi birer rant paylaşım hikayesidir aynı zamanda. Bugün kentsel dönüşüm olarak devam eden imar ve inşaat çalışmaları bu sürecin bir devamıdır. Büyük şehirlerdeki nüfus artışının sebepleri arasında genellikle sanayileşme, turizm, inşaat ve hizmet sektörlerinde ortaya çıkan işgücü sayılır. Ancak bu sektörlerin çoğu (hizmet sektörü gibi) bir üretime tekabül etmez. Bir ülke dışarıya satacak veya dışarıdan alacağı ürün miktarını azaltacak kadar üretim yapmadığı sürece kendi iç piyasasında dönen bir yapay ekonomiyle ayakta duramaz. Bu manada çoğunlukla hizmet sektöründe çalışan, ihracat artışı veya ithalat azalışına tekabül etmeyen işlerde çalışan şehirli insanların üretime ne kattıkları da düşündürücüdür. Milyonlarca insanı şehre toplamak akıl işi midir?..
İslam'ın öngördüğü örtünmeyi savunanları, ”Kadını cinsel obje olarak görüyorsunuz, o yüzden sürekli onu örtmek, eve hapsetmek istiyorsunuz... ” diye suçlayanlar şunları da hesaba katmalılar: Sürekli cinsellik üzerinden film yapanlar Müslüman bir kafa yapısına mı sahipler? Arabaları bile kadın cinselliği üzerinden pazarlayan reklam dünyası Müslüman bir kafa yapısına mı sahip? Sürekli kadın bedenini teşhir etme üzerine kurulu moda dünyası Müslüman bir kafa yapısına mı sahip? Bütün modern yaşam alanlarını kadın, gençlik ve cinsellik üzerinden dizayn edenler Müslüman bir kafa yapısına mı sahipler? Kadına cinsel bir obje olarak bakanlar kim gerçekten? Her gün sokakları, kaldırımları, kadın bedenini teşhir edici resimli kartlarla kirletenler, gazete, dergi ve interneti kadın bedeni ve onun Özel hayatım içeren magazin sayfalarıyla dolduranlar ve onlara zemin hazırlayan hukuki düzenlemeler Müslümanca bir bakışın ürünümü? Kim kullanıyor kadın cinselliğini?..
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.