Orhan Duru

Orhan DuruO Pera'daki Hayalet author
Author
Compiler
Translator
7.8/10
139 People
624
Reads
65
Likes
8.3k
Views

Oldest Orhan Duru Quotes

You can find Oldest Orhan Duru quotes, oldest Orhan Duru book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Ahmet Oktay, Bir içkinin öğle vaktinde, Ege'yle düşsel söyleşi
Yırtılarak tel örgüde sesim: -'ödenecekler ödendi bu yaşama', demişti hayalet. Kanayan bir yaraya dönüştürdüğü gözlerini yumarak panayot'un tezgahında. 'Bu alım satım dünyasında' demişti 'bir ötekinin yurtsuzu herkes evimi sırtımda gezdiriyorum bu yüzden.
Ölümden korkan adamın ölümü birdenbire çıkagelir. Benim bir sevgilim vardır ki yanağı, denizler gibi dalgalanır.
Reklam
Demek daha önce de hastalanmış, ince hastalığa yakalanmış. Bir günden bir güne sözünü etmemişti oysa onca yıldır. Ayrıca etse de önemsemezdik, ciddiye almazdık galiba. Dalga geçerdik, 'Ulan sende ciğer var mıdır ki?' filan derdik. Öylesine zayıf. Kağıt gibiydi Oğuz.
Sayfa 29
Hiçbir şeyi tam anlatmazdı. Anlatır gibi yapar, kenarından köşesinden dokunur ve orada bırakırdı. Onu dinleyenlerde herkesi tanıdığı, her şeyi bildiği izlenimini bırakırdı.
Sayfa 79
-Bazı kimseler sizin hala çocukluktan çıkmamış olmanızla izah edebilirler bu oyuncakları. -Oh, kimsenin düşündüklerine mani olamam tabii. Beni kırmasınlar yeter. -Sert yazılar karşısında ne düşünüyorsunuz? -Beni bir baştan çıkarıcı, bir şeytan saymaları üzücü şey doğrusu. Ben şarkı söylüyorum. İşim bu. Başarıyorum, başaramıyorum. Orası ayrı şey. Niçin heyecanların kalıplara dökülemeyeceğini düşünmüyorlar? Dondurulmuş ahenk neye yarar? Bu mesele ağlamak ya da gülmek kadar basittir. Enine boyuna düşünsünler yanıldıklarını anlarlar ama.
Sayfa 150
Rock 'n Roll
İşin aslında bütün eski nesiller, yeni yetişen nesillerin beğenilerini bozmak için ellerinden geleni yaparlar. Bu dünyanın eskimiş insanları yeni yetişenleri kendi kafalarının yoluna zorlarlar. Bütün işlerine karışırlar. Birtakım ahlak kurallarına sıkı sıkı bağlıdırlar. Oysa ahlak insan için yaratılmıştır. Yaşlılar insanı orta yerden çekince salt kuralları kalır ortada. İşte Rock 'N Roll yeni insanın, bu insansız kurallara karşı duruşudur. Bu karşı duruşu bütün gençler yapıyor aslında.
Sayfa 161
Reklam
Mülkiyetle, bir yere yerleşmekle ilgili her şeyi reddetmişti. Eline para geçince yeni bir çamaşır takımı, güzel bir ceket gibi şeyler satın alıyordu. Ama üzerindeki giysiler ile elinde çoğu zaman bulunan bir İngilizce sözlükten başka sahip olduğu bir şey yoktu. Satın aldığı İngilizce kitapları da, okuduktan sonra, kaldığı evlerde bırakırdı. Piyasaya kitaplar çeviriyordu, çeviri metninin karmaşıklaştığı yerleri kitaptan başını kaldırarak kendisi yazıyordu. Çoğu kısaltılmış kitaplardı. Piyasaya sürülen bir yığın kitabın birçok bölümünü, çevirmekten çok o yazıyordu.
Sayfa 58
Hayalet'in Yasal Nehirler Boyunca Güzergahı
Sağ yanağında bir gitar asılı gencin sesi, bir kadifenin gıcıklayıcı temasından farksız: "Bu yağmur sadee bize yağmıyor, Buradan Paris'e kadar. Berlin'e, Tokyo'ya, buradan her yere kadar. Katıksız cin, sodasız viski tadıyla, Kan tadıyla ellerimizde, gözlerimizde. Yalnızlığı itin ne kalır? Ümitsiz aşklar, Gene kan tadıyla."
Tezer Özlü
Son olarak kaldığı ağabeyimin evinde, ölümünden sonra şunlar ilişti gözüme: Hastaneye getirmemizi istediği ve temizlettiği pantolonunun üzerinde Türkiye Cumhuriyeti 1960 Anayasası duruyordu. İngilizce bir polisiye romanını yarısına kadar okumuş, kaldığı yeri işaretlemişti, ağabeyimin telefon defterine en çok çalıştığı Yalçın Ofset'in telefon numarasını yazmıştı. Bunun dışında eski gocuğu, hiç yayımlanmamış bir iki şiiri, yazlık ayakkabıları ve şöyle bir not: daktilo otelde, gömlek temizleyiciden alınacak. Ayaspaşa'dan Levent'e, Levent'ten Ayaspaşa'ya...
Tezer Özlü
Oğuz yaşamının çeyrek yüzyılını elliye yakın dostunun evinde geçirdi. Oğuz aylarca da benimle kaldı. Onun konukluğu bir kelebek gibiydi. İnsana kendini hiç belli etmemeye çalışır, hiçbir özel isteği olmaz, ince ve sevimli bir sesle konuşur, eve gelirken çiçekler ve pasta getirir, bana Alman eğitiminden geçtiğim için, Mutti, derdi. Yatma saati geldiğinde bir yere kıvrılıp uyuyuverir, sabah yanına erken saatte bile gelinse, hemen bir espri yapardı: -Ne o, sahura mı kalktın?
Reklam
Az Roman
Niye hep yabancılık duyuyorum.Sanki burada değilim.Sürekli olarak pasaport taşıyor gibiyim.
Uzun bir yolculuktan dönmüş gibiyim.Bu yolculuk kıyak bir yolculuk değil.Mavi yolculuk da değil. Olda olsa gri,tozlu,bataklı,çamurlu bir yolculuk olabilir.
"Yap bana darağacı.” “Yapamam” dedi marangoz. “Unuttum yapmasını. Eskiden, kanlı çarpışmalar devrinde yapardım bol bol. Para kazanırdım bu yüzden bol bol. Ama artık ne eski darağaçları var ne eski ustalar bol bol. Artık kimse kimseyi asmıyor.” “Demek yapmayacaksın öyle mi?” dedi genç adam. Aldı elinden keseri marangozun, başladı yontmaya marangozu. Sonra kavakları düzeltip kurdu kendine bir darağacı. Sallandırdı ipi. Güzelce yağladı kaygan. Başladı geleni geçeni asmaya…
953 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.