Orhan Özkaya

Anahtar Teslimi Türkiye yazarı
Yazar
8.7/10
3 Kişi
21
Okunma
0
Beğeni
893
Görüntülenme

En Eski Orhan Özkaya Gönderileri

En Eski Orhan Özkaya kitaplarını, en eski Orhan Özkaya sözleri ve alıntılarını, en eski Orhan Özkaya yazarlarını, en eski Orhan Özkaya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Terör örgütü tek başına bir anlam taşımaz ; mutlaka bir amacı ve beslendiği ana damarı vardır.
Orhan Özkaya, insanı panik içinde haykırışa sürükleyecek şekilde Türkiye üzerinde dönen oyunları sergiliyor. Zira ülkemizde, 80 kuşağı ve sonrası halkımız, medya kanalıyla, bilinçli bir şekilde ülke sorunlarına yabancılaşarak politika dışına itilmiştir. ABD kıstaslarıyla beyni yıkanan bir halk yaratılmıştır. Lozan'ı imzalarken “Büyük zaferler masa başında kazanılır.” diyen Batı, bugün ABD kıstaslarıyla masa başında, bize geçirmeye çalıştıkları zincirlerimizin halkalarını teker teker eklemektedir. Neo-Conlar yerli işbirlikçiler ve yanlı medya, halkımızın sinesine çullanmış, mücadele etmesini önlemek için damarlarından devamlı narkoz vermektedirler.
Reklam
Bir ülkedeki üretim araçlarının en temel ögesi olan çalışanlar, devre dışı kalıyorsa, durum, geri dönülemez bir boyuta ulaşmış demektir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün “Anadolu İhtilali” temeline dayandırdığı “Türk Devrimi” süreci, bir başka anlatımla “Atatürk Devrimleri”, O'nun ölümü ile birlikte kesintiye uğramış ve karşı devrim, eylemli dönemini günümüze kadar hiçbir engel tanımadan, emperyalizmin arka çıkmasıyla bugünkü doruk noktasına taşımıştır. Bütün bu süreçte karşı devrim “emperyalist sandık demokrasi”sini kullanmış ve iş, ”Cumhuriyet”in yıkımı aşamasına kadar gelip dayanmıştır. “Atatürk Devrim Yasaları” birer birer işlemez hale getirilerek, halkımız ABD ve AB'nin sömürgesi haline dönüştürülmüştür. Doğaldır ki bunun böyle gitmesi diyalektik yasalara aykırıdır.
Küba ve Venezüella ile Dayanışma
Morales, kendisi ile yapılan röportajda, küreselleşen dünyaya karşı çıkmakla yalnızlaşacağının belirtilmesine verdiği yanıtta 3 milyar dolarlık yabancı rezervleri olduğunu ve 2006 yılında, 1970 yılından bu yana ilk kez yüzde 5.9 bütçe fazlası verdiklerini açıklamış ve “Artık dilenci bir toplum değiliz!.” demiştir. Küba ile ilişkilerinin eleştirilmesine ise, “Castro ile buluştuğumuzda bana hiçbir zaman ideolojiden bahsetmez. Bahsettiği konular sadece, sağlık, eğitim ve doğal kaynaklar oluyor. Fidel'in, dünyanın bir numaralı doktoru ve hümanisti olduğunu iddia ediyorum. ” diye yanıt vermiştir. Morales ayrıca kendileri için önemli olanın, “Küba'nın hiçbir bedel istemeksizin gönderdiği doktorlar ve 70 bin Bolivyalının göz tedavisi için Küba'ya gitmesi” olduğunu belirtmiştir. Bu ilişkilerle, işbirliğinin pekişmiş olmasını ayrı bir kazanım olarak değerlendirmiştir. Morales, aynı zamanda Venezüella'nın milyonlarca dolarlık karşılıksız yardımda bulunduğunu, Hugo Châvez”le birlikte örgütlü bir Güney Amerika amaçladıklarını belirterek bu röportajı noktalamıştır.
MADENLERİMİZ YABANCILARIN İŞGALİ ALTINDA
Yeni anayasa değişiklikleri arasında yer alan mevcut Anayasa'nın 168. maddesi kaldırılıp ülke madenleri artık ulusal değer olmaktan, kamu mülkiyeti vasfından uzaklaştırılarak özelleştirme adı altında yabancı şirketlere, 20 adet Anglo-Amerikan şirketine teslim edilecek. Anayasa'nın en can alıcı noktalarından birisi de budur. 1982 Anayasası'nın 168. maddesindeki hükümler “Tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlet”e aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletilmesinin Devlet'in gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzel kişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır
Reklam
Ülke Yatırımlarını Korumak, Vatan Gibi Kavramlar İlkellik mi Oldu?
Vatan sadece dağ, taş, toprak, sınır çizgisi, coğrafya ya da duygusal kavramlar mı? Dil, din, tarih, para, fabrikalar, bankalar, limanlar, tersaneler, ormanlar, kıyılar, köprüler, madenler, otoyollar, hastaneler, havaalanları, okullar, tarlalar ve en önemlisi ülkenin milli ekonomisi vatan sayılmıyor mu? Oyakbank'ın satışı ile on binlerce çalışanı işten atılacak, açlığa terk edilecek. Belki bir süre kimseye dokunulmayacak, diğer yabancılaşan bankalardaki gibi... Ama uzun bir süreçte, çalışanlar hak ve hukuk isteminde bulunduklarında, sendikal özgürlük istemlerinde, örgütlü güç olarak sorunlarına dayanışmayla çözüm aramaya başladıklarında, durum hemen tersine dönmeyecek mi? Bütün bunları yaşamadan, bu ülkeyi bir laboratuvara dönüştürmeden halkımız, bayrak mitinglerinde olduğu gibi “özelleştirmeler”e karşı da direnmeli... Vatan savunmasını, topyekün ve tüm kurumlar genelinde birlikte yapmak gerekiyor. Yoksa her kurum kendi kaderine terk edilerek yok oluyor. Toplumu başka yöne çevirerek bu satışlarla son vuruşları yapıyorlar.
Önümüzde duran çok ivedi yakıcı karar ise, bütün ulusalcı güçlerin merkezileşmesi ve bir ulusal hükümet oluşturmasıdır. Kemalist ilkeden ödün vermeden, Türk bayrağını yeniden “tam bağımsızlık” gönderine çekmek olmalıdır. Halkımız, okyanuslara dönüşerek tıpkı SEKA (Selüloz ve Kâğıt Sanayi Kurumu)'da, Tekel'de, Seydişehir'de, ERDEMİR'de,limanlarda, PETKİM'de, TÜPRAŞ (Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi)'ta, Telekom'da, KİT'lerde, bankalarda, Köy Hizmetleri'nde, fabrikalarda, tarlalarda, topraklarda, maden ocaklarında, alanlarda, dağlarda, taşlarda alev alev yanan meşaleler gibi “iş, ekmek, vatan” deyip, iş yerlerini vatan sayarak savunmayı sürdürmeli ve emperyalizmin oyunlarını bozmalıdır.
TOPRAKLARIMIZIN BİNDE BEŞİ YABANCILARIN
2 Temmuz 2003'te çıkartılan 4916 sayılı “Yabancılara Taşınmaz Satışı”na ilişkin yasanın Anayasa Mahkemesi tarafindan iptal edilmesinden sonra yerine çıkartılan 5444 sayılı yasa, 12 Nisan 2007'de iki hükmü Anayasa'ya aykırı bulunmuş ve iptal edilmiş idi.
PTT'nin sini Satışla Başlayan Çözülme
12 Eylül baskıcı rejimiyle halkımıza dayatılan neo-liberal sistem, PTT'nin T'sinin özelleştirilmesine neden olmuş ve Türk Telekom A.Ş.adını almıştır. Bugünkü iktidarın yarattığı küreselci ortamla bütün kamu değerleri yabancıların eline geçmiş ve Türk Telekom da böylece Ermeni destekçisi Hariri'nin olmuştur. İşçi sınıfının 1968'den bu yana sınıf bilincinin yükselmesinin önünün kesilmesi için sürdürülen faşist baskılar, 12 Eylül faşizmiyle devam etmiş ve sınıf hareketi iyice sindirilmiştir. Bu dönemde sendika liderleri, gençlik ve halk önderi aydınlar büyük bedeller ödemiş ve sistem tarihin karanlık sayfalarına itilmiştir
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.