Osman Nuri Koçtürk

9.3/10
17 Kişi
56
Okunma
31
Beğeni
4.232
Görüntülenme

Osman Nuri Koçtürk Sözleri ve Alıntıları

Osman Nuri Koçtürk sözleri ve alıntılarını, Osman Nuri Koçtürk kitap alıntılarını, Osman Nuri Koçtürk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Türkiye, zeytinyağlarını döviz karşılığı ve pahalı fiyatla satabilmek için memleketine soya yağı ithal edilmesine müsaade etmiş ve birkaç yıl sonra soya yağı ithalatı devam ederken, eski fiyatın yarısı ile bile zeytinyağlarına alıcı çıkmadığını hayretle görerek Birleşik Amerika ile yaptığı soya yağı anlaşmasını feshetmeye mecbur kalmıştır. Zeytinyağlarının soyaya yaklaşık bir fiyatla satın alınmak istenmesi ve buna karşılık soya ihracına devam isteği ileri bir toplum olan Amerika'nın, üretim fazlalarını memleketinden çıkarmak ve bunun yerine dünyanın en lezzetli ve şifalı yağlarından biri olan zeytinyağlarımızı kendi çıkarına uygun olarak pazarlarına aktarmak için uyguladığı uzun vadeli projenin ikinci safhasını teşkil ediyordu. Üçüncü safhada ise Türkiye'nin yağ üretim gücü iyice törpülenecek ve memleketimiz devamlı bir soya pazarı haline getirilecekti. Hükümetimiz bunu hissetmiş ve ucuz hatta bedava olsa da dış kaynaklara dayanmanın tehlikeli olacağını ve iç kaynakları harekete geçirmenin gerektiğini anlayabilmiştir."
Sayfa 72 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Yeni sömürgeciliğin, yeni usulleri uyanmaya başlayan üçüncü dünya ülkeleri ile, bazı toplumlarda bazı gruplar tarafından anlaşılmaya, öğrenilmeye ve halka öğretilmeye başlanıldığı için sömürgeciler, şu sıralarda tanımlanması güç ve daha yeni usuller bulmakla çok meşgul görünüyorlar. Bütün bunlar sömürgeciliğin dünya var oldukça var olacağını ve fakat şekil ve kalıp değiştirerek uygulanacağını gösteriyor. Bugünkü usuller geri toplumların malumu olduğu gün sömürgeciler, yeni ve daha korkunç araçlarla işe başlayacak ve çıkarlarını gene de devam ettireceklerdir. Böyle olmasına rağmen geri toplumlar ümitsizliğe düşmemelidirler. Atatürk bütün sömürgecilerin 'hasta adam' ismini verdikleri bir toplum üzerinde müşterek gayret sarfetmelerine ve bütün güçlerini seferber etmiş olmalarına rağmen, köklü bir toplumun bilinçli direncinin yıkılamayacağını bize ve bütün dünyaya göstermiştir. Eski sömürgecilik gibi yeni sömürgeciliğe karşı girişilecek olan mücadelede bilinçli olmak ve milletçe müşterek hareket edebilmek, kurtuluşun tek çaresidir."
Sayfa 81 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
Reklam
"Emperyalistler eski çağlarda gelirlerini artırmak ve dünya nimetlerinden diğer toplumlara nazaran daha çok faydalanabilmek için bütün şiddet ve tehdit araçlarından faydalanmışlardır. Öldürücü silahlarla başka toplumları yıldırmak ve gerekirse tüm olarak ortadan kaldırmak, daha rahat bir hayat yaşamak için her şeyi göze alabilen hırslı sömürgecilerin Asya ve Afrika ile Güney Amerika toplumları üzerinde zaman zaman denedikleri iğrenç usuller olarak tarih kitaplarına geçmiş bulunuyor. Öldürme, yıldırma ve korkutma ile kazanılan ülkelerde sömürgecilerin uzun süreli hâkimiyetler kuramayışları ve bu ülkelerde çıkarlarını devam ettirebilmek için oldukça pahalıya mal olan silahlı kuvvetlerin bulundurulması mecburiyeti, kendi evlatlarının uzak ülkelerde tehlikeli bir hayat yaşamalarına razı olamayan sömürgecileri, yeni usuller bulmak için düşünmeye ve bilimsel bulguları da başka toplumları sömürmek için bir araç gibi değerlendirip kullanmaya yöneltmiştir. İngilizlerin meşhur 'Parçala ve Hükmet' sloganı, aynı kandan gelme, inançları bir çıkarları müşterek insanları çatışma haline getirerek sömürme için müsait bir ortam hazırlama bakımından değerli bir formül olarak 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında çok kullanılmış ve bugün bile değerini kaybetmemiştir."
Sayfa 79 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Dünyada yaşayan milletler, bölgelere göre tüm olarak kıyaslanacak olursa, daima iyi beslenenin kötü beslenen toplumları sömürmekte olduğu görülecektir. Çünkü iyi beslenen toplumlar güçlü ve kuvvetlidirler. Bu memleketlerde yaşayanlar uzun yaşamakta, iyi eğitilmekte ve öğrendiklerini uygulayacak kadar olumlu bir sağlığa sahip bulunmaktadırlar. Geri kalmış toplumlar ise iyi beslenemedikleri için sağlığı bozuk, güçsüz ve ekseriya kötü beslenme şartları altındadırlar."
Sayfa 70 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Yiyecek maddesini bir araç gibi kullanarak, Batılı ekonomi düzeni içinde bilinçlenmiş toplumları sömürme Amerika’nın tekeli altında bir metot değildir. Bu usuller daha önceleri İngilizler, Almanlar ve Fransızlar tarafından başta Hindistan olmak üzere birçok toplum üzerinde denenmiş ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Bugün Birleşik Amerika’nın metotlarını daha da geliştirdiğini ve dost olarak girdiği ülkelerde yardım misyonları ve uzmanlar yardımı ile sermayeyi ve gıda maddelerini kullanarak amaçlarına kolayca ulaştığını görüyoruz."
Sayfa 16 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Köylerde, şehirlerde ve kalabalık merkezlerde yaşayanların beslenme kalıpları arasında büyük ayrıntılar dikkati çeker. Büyük şehirlerde yaşayan aydın grupların beslenme şeklinin, köylerde yaşayanların görenek ve alışkanlıklar ile dar imkânlara dayalı olan beslenme kalıplarından daha iyi olduğunu iddia etmeye imkan yoksa da genel olarak et,
Sayfa 37 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
Reklam
"Milli gelirleri ve yaşama standartları yüksek olan ileri toplumlar, sömürmeye yeltendikleri geri kalmış toplumlarla ticari münasebetlere girişmeden önce kültürel münasebetleri geliştirmekle işe başlamada ve bundan sonra çeşitli operasyonlar ile kaynaklarına el atarlarken kendi üretim fazlaları ile sanayi mamullerini satmak için pazar hazırlamaktadırlar. Bu arada kalkınmayı sadece milli geliri yükseltme olarak ve kaba anlamı ile anlamış bulunan geri kalmış toplumlar kültürel sızmalarla başlayan cazip gelişmeleri özledikleri kalkınmanın belirtileri olarak kabul eder ve zamanla kendi ürettikleri ihtiyaç maddeleri ile yetinemeyen pazarlar haline girerler. Bu hale gelmiş olan bir toplum, çeşitli yönlerden sömürülmeye elverişli bir ortama girmiş demektir. O toplumun İleri memlekette yetiştirilmiş olan teknisyeni, kurulacak fabrikanın makinelerini, kültür ve tekniğini benimsemiş olduğu memleketten satın alacak, kimyager laboratuarını aynı kalıplar içinde kuracaktır."
Sayfa 52 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Türkiye’de belirli bir üretim politikası olmadığı için alıcıların teklif ettikleri geçici üstün fiyatlar zeytinyağı üretimi üzerinde müsbet etkiler yapmış ve halk tabakalarının zeytinyağı gibi şifalı bir yağ dururken daha çok soya yağından yapılma margarin ile beslenmelerine ve stokların genişlemesine sebep olmuştur. Fakat soya yağı memlekete yerleşip bizim zararımıza ve karşı tarafın çıkarına uygun anlaşmalar imza edildikten sonra zeytinyağı fiyatlarının birden düşürüldüğünü ve soya için de çok daha nazlı davranıldığını görüyoruz."
Sayfa 33 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Et, süt, yumurta ve balık gibi hayvansal yiyeceklerin beslenmedeki avantajlı yerini bilen ileri memleketler, ürettikleri tahılların büyük bir kısmını hayvanlarına yem olarak yedirmekte ve küçük kayıplarla ete, süte, yumurtaya çevirmektedirler. Yem olarak da kullanamadıkları veya teknik güçlükler dolayısıyla yem olarak kullanılamayan üretim
Sayfa 50 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Bu izahattan kolayca anlaşılacağı veçhile Türkiye tarım politikasında halkın beslenmesinde birinci derecede önemi olan buğday üretimi dışardan ithal pahasına geri plana itilmiş ve bunun yerine kazanç ve döviz sağlama maksadı ile tütün, pamuk ve benzeri endüstriyel bitkilere bir öncelik tanınmıştır. Endüstriyel bitkileri daha çok ileri Avrupa ve Amerika pazarlarına satmak ve bu pazarları avucu içinde tutanların fiyat politikalarına uymak durumunda bulunan Türkiye’nin umduğu kazancı sağlayamadığı ve geçen yıl, pancar, fındık ve tütün alımları dolayısıyla ortaya çıkan ortam henüz hatırlardadır. Buna karşılık artık ekmeğimiz başkasının eline geçmiş ve Türkiye temel ihtiyacı bakımından kıskıvrak bağlanmış bulunuyor. Şu veya bu sebeple Türkiye’ye buğday verilmediği veya bu buğday için soya yağında yapıldığı gibi dolar talep edildiği takdirde büyük sıkıntıların ortaya çıkacağı ve Türk halkının ihraç edemediği tütün ile pamuğu yemek suretiyle karnını doyuramayacağı da bilinmekte ve bu güç şartların değiştirilmesi hayli güç bir iş haline gelmiş bulunmaktadır. "
Sayfa 31 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
Reklam
"Bilinçli olmak ve yönetici kadrolara bilinçli kişileri getirerek, demokratik düzen içinde değer taşıyan baskı gruplarını çağımızın sorunları üzerinde aydınlatmak kurtuluşun tek çaresi olacaktır."
Sayfa 17 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Köylere gelince, Türk köylüsü bulgur, tarhana ve ayrana dayalı basit ve fakat bir yönü ile Şehirliye nazaran daha olumlu bir kalıba göre beslenebiliyor. Ancak et, süt ve yumurta gibi hayvansal protein kaynaklarının pahalı oluşu köylü gruplarını ciddi bir hayvansal protein yetersizliğinin içine iteklemiştir. Köyde yaşayanlar bu cins yiyecekleri kendileri ürettikleri halde kendileri için kullanamıyorlar. Genel olarak yumurta ve benzerlerinin kasaba pazarlarına götürülüp satılması ve bununla giyecek ve diğer ihtiyaç maddelerinin satın alınması için lüzumlu olan gelirin sağlanması kaçınılmaz bir mecburiyet ve alışkanlık haline gelmiştir. Köyde bayramdan bayrama veya bir hayvan hasta olup hastalandığı zaman son dakikada kesilecek olursa insanlar et yüzü görürler. Ayran ile tarhanaya girmiş olan yoğurt bazı çevrelerde tek hayvansal protein kaynağı haline gelir."
Sayfa 38 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
En güç şartlar altında bile “Ne mutlu Türk’üm diyene!” deyip bunu inançla savunabilecek kadar güçlü ve inançla dolu olmalıyız.
Sayfa 65 - Alaca Yayınları
"Türkiye hayvancılığa el atmaya yeltendiği günlerde dolaylı hareketlerle bu teşebbüsleri yapmaktan geri bırakılmış ve genel olarak Türkiye’ye bol miktarda et, tavuk eti, süt tozu gibi hayvansal yiyecekler ihraç edilerek piyasada üreticiyi tatmin etmeyecek bir fiyat seviyesi yaratılmıştır. Tahıl ile endüstriyel bitki arasındaki dengenin de endüstriyel ürünlere ilk günler üstün fiyat vermek suretiyle tahıla tahsis edilen arazinin bu cins ürünlere tahsisinin sağlanması ve bir taraftan da Türkiye’ye PL 480 den buğday verilmesi ve ikinci safhada ise, üretilen tütün, fındık, pamuk gibi ürünlere para verilmeyerek elimizde bırakılması ve fiyatların bu suretle düşürülmesi ve hükümetlerimizin güç durumlara düşürülmesi davranışları ile bozulduğunu görüyoruz. Aynı şey soya yağının Türkiye pazarını kurmak için zeytinyağı üzerinde denenmiş ve ilk zamanlar üstün fiyatlarla ihraç edilerek ucuz soya yağı ithali suretiyle halk margarinlere alıştırılmış ve daha sonra ise bir taraftan zeytinyağlarımız alınmayarak fiyatı soya yağı seviyesine düşürüldükten sonra yavan bir yağ olan soya yağı için de dolar talep edilmiştir. Bu teklifler karşısında hükümetimiz yerinde bir karar almak suretiyle soya yağı anlaşmasını feshetmiş bulunuyor. Zeytinyağlarımızı satın almayanların, başka memleketlere ihraç etmemize de engel olmakta ısrar göstermeleri bilhassa calibi dikkattir."
Sayfa 32 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
"Bütün ileri memleketlerde hükümetler halk tabakalarına ve bilhassa çalışan gruplarla genç kuşaklara bol protein ve yeter miktarda tahıl yedirmek için planlı gayretler sarf etmiş ve bunda başarıya ulaşmış bulunuyorlar. Vaktiyle çok tahıl ve az etle beslenen toplumların, sarf edilen devamlı çabanın bir sonucu olarak bugün az tahıl ve çok et ortamına kavuştuklarını görüyoruz. Almanya’da 1800 yılında yaşayan bir insan yılda 300 kilo ekmek ve 13 kilo etle beslenirken, 1950 yılında yıllık ekmek miktarı 100 kiloya kadar düşürülmüş ve fakat et miktarı 13 kilodan 50 kiloya kadar çıkarılmıştır."
Sayfa 27 - Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 2009.Kitabı okudu
386 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.