Osman Nuri Küçük

İbnü'l Arabi yazarı
Yazar
Çevirmen
9.0/10
31 Kişi
148
Okunma
15
Beğeni
3.369
Görüntülenme

En Eski Osman Nuri Küçük Gönderileri

En Eski Osman Nuri Küçük kitaplarını, en eski Osman Nuri Küçük sözleri ve alıntılarını, en eski Osman Nuri Küçük yazarlarını, en eski Osman Nuri Küçük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
186 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Mevlana gibi büyük bir deryayı, elinden geldiğince anlatmış Osman Nuri Küçük hoca. Zaten Hocam Tasavvuf ve özellikle de Hz Mevlana konusunda yayınladığı eserler ile akademik bir otorite olduğu gösteriyor. Kitap, Hz Mevlana hayatı ve eserleri, Fihi Ma Fih ekseninde görüşleri ve seyri sülük hakkında bilgilerden oluşuyor. Keyifli okumalar
Mevlana'nın Tasavvufi Görüşleri
Mevlana'nın Tasavvufi GörüşleriOsman Nuri Küçük · Rumi Yayınları · 20068 okunma
"'Mevlana'ya göre aşkı anlamada ve anlatmada rasyonel bir izah ve delil gösterilemez. Bu yönde bir istek, aslında aşkı anlamayışın göstergesidir. Çünkü hiçbir aşık, sevgilisinin güzelliği hakkında , birine delil göstermez. Buna karşılık hiç kimse de sevgilinin güzel olmadığına dair bir delili , aşığın gönlüne yerlestiremez. Dolayısıyla eğer mevzu aşk ise delilin bir faydasi yoktur."
Sayfa 188
Reklam
Aynaya iğne batırırsak sûretimiz kıpırdamaz ; iğneyi kendimize batırmalıyız ki aynadaki sûret oynasın !
Mesela ; duvardan bir ses geldiğini işitirsin ama bunu duvarın söylemediğini bilirsin ..
Mevlânâ’ya göre, zamanın geçmesi ile insan varlığının maddî cephesinde yaşanan fiziksel değişim, kudret ve güzelliklerin yavaş yavaş yitirilişi, insan bedenine ait bu görüntü varlığın, mevhûm ve geçici bir varlık olduğunu göstermektedir.(1) Bu yitiriliş, bir başka kaynaktan yansıyan nurun yavaş yavaş kendi aslına döndüğünün habercisidir.(2) Mevlânâ’ya göre insana düşen, bu asıl kaynağa yönelerek varlığının aslını bulmaktır; geçici olanı ebedî hâle getirmeye çalışarak, boş ve abes bir uğraşın içinde olmak değildir. Ona göre insanın, doğumdan itibaren yaşadığı fiziksel değişimler, insana bu âlemde bir yolcu olduğunu hatırlatmakta; süret benliğinin, mevhumluğunu ve geçiciliğini insana göstermektedir. Bunu idrâk edemeyenler, Mevlânâ’ya göre, mevhüm olanı kendilerinin zannederek bir varlık cerîmesi içindedirler;(3) birçok renkli camdan yansıyan ışığın aslından habersiz, camlara gönül vermişlerdir.(4)Zaman, iğreti olan her şeyi onların elinden alarak bu varlık suçunun karşılığını gösterecektir. Bu yüzden insan, fiziksel varlığındaki değişimleri tam bir aldanışa sürüklenmeden doğru okumalıdır.(5) --------- 1. Mesnevî, :. V, b. 967-72. 2. Mesnevî, c. V, b. 982-4. 3. Mesnevî, c. V,b. 979-822. 4, “Mesnevi,c. V,b. 987-9. 5-Mesnevi,c.V,b. 990-4.
Canı, heveslerden arınmış olanlar sadece, Hakk’ın cemâlini ve onun temiz dergâhını görebilirler. (Nitekim) Hz. Muhammed, bu ateşten, bu dumandan (varlığın sûretini kaplamış olan bu kesretten) pâk olduğu için her nereye baktı ise orada Allah’ın cemalini gördü. Seni kötülüğe sevk edenin vesveselerine yoldaş oldukça ‘Semme vechullah’ı/Allah’ın vechi oradadır’ı nasıl bilebilirsin?[bk.Bakara,115] Kimin sinesinde bir kapı açılırsa o, her zerrede güneşi görür hâle gelir.^ Yıldızların içinde ay nasıl (belirgin şekilde) görünürse Cenâbı Hak da mâsivâ/digerân arasından (onun bu gönül gözüne) öyle görünür. (Fakat) iki parmağını, gözlerinin önüne getir; bir şey görebiliyor musun? (Öyleyse) insaf et! Sen göremiyorsun diye bu cihân yok demek değildir. Kabahat, senin şom nefsinin parmağındadır. (O hâlde) dikkat et! (Nefsin) parmağını (yani mevhûm benlik engelini) gözünden kaldır da ondan sonra ne istersen gör.
Reklam
İnsan varlığının suret/tenini, bir kitabın içindekiler kısmına yahut bir mektuba; gönlünü de bu kitabın ve mektubun içindeki metne benzeten Mevlânâ, insanın mâhiyet ve değerinin anlaşılmasının, gönül kitabının ve ten mektubunun açılıp, insanın, kendi içine yapacağı yolculuğa bağlı olduğunu belirtir. Hâlbuki çoğu insan kendisini, yüzeysel beninin istek ve arzularından ibaret görmektedir. Mevlânâ, bu davranışı gönül kitabının fihristiyle yetinmeye benzeterek hicveder. Sülükün, insanın kendi içine yapacağı yolculuğun bilgisi olduğunu belirtir. Sâlik bu sayede gönül mektubunu okur; taşıdığı kalıbın içindekilerin, Cenâb-ı Hakk’a sunulmaya lâyık olup olmadığını anlar. Değilse ona göre davranır.(Mesnevi,c.IV,b. 1564-77)
“Şu semâya defalarca nazar et. Çünkü Cenâb-ı Hakk 'sümme r-ci'iI-basar/Ona bir kere daha dön de bak’ buyurdu.(Mülk,3-4)Bu nûrânî tavana bir kere bakmakla kanâat etme, defalarca bak ki onda ‘Bir çatlak görebilir misin.?’ Mademki Hak sana, Ayıp arayan şüpheci bir gözle bu güzel semâya defalarca bak’ dedi. (Güzel görünümlü semâvatın yüzeysel bakışlardan gizlenen gerçek değerini ve mahiyetini anlayabilmek için madem ona defalarca bakmak gerekiyor.) Peki bu cismânî toprağı(n yani topraktan yaratılan insanın, yüzeysel bakışlardan gizli olan gerçek değerini ve can potansiyelinin mahiyetini) anlayabilmek, fark edip görebilmek ve takdîr edebilmek için ne kadar bakmak gerektiğini; (varlığımızın) tortusunu süzüp onu sâf bir hâle getirmek için aklımızın ne kadar zahmetler çekmesi lâzım geldiğini bilir misin.’”(Mesnevi,c.2,b.2948-50)
443 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.