1964 yılında Bursa’da doğdum. Henüz okula bile başlamadan babamın yanında ekmek parası serüveniyle tanıştım. Önceleri şunu al, şunu ver derken kendimi bulaşık yıkarken, boş toplarken, kuyruklarda beklerken buldum. İlkokula ‘kendi muhitim’ olan Hamzabey’de başladım. Okula giderken bir yandan da en küçük zamanı bile babamın üç tekerlekli arabasının yanında geçirir olmuştum.1970’li yıllar babamın yedeğinde Pirinç Hanı’na gidip gelerek geçti. Orası benim hem oyun parkım hem işyerimdi. Aslında oyun neydi, iş neydi? Onun bile ayrımında değildim tam. Çocukluk işte.
Muradiye Ortaokulu’ndan sonra, Tophane Endüstri Meslek Lisesi günlerim başladı ama Pirinç Hanı yine hep hayatımdaydı. Ben bir mezeci çırağıydım, derken işin kalfası oldum, ustası oldum. Hem lise bitti hem Pirinç Hanı. Babam emekli oldu. Ben de SKT yağ keçe ve rulman fabrikasına işçi olarak girdim. Orada çalışırken gazete ilavelerinden de üniversiteye hazırlandım. Bugünkü adıyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandım. O zaman adı; Dokuz Eylül Üniversitesi Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu idi. Okuldan sonra askerliğimi yedek subay olarak; Karakozak Türbesi dahil Suriye sınırında dört değişik karakolun, karakol komutanı olarak yaptım. Geceleri pusularda geçen zor günlerdi. Askerlik bitimi 1988 yılında Bursa’ya döndüm. Aynı yıl havlu sektöründe satış mümessili olarak çalışma hayatına atılmamın bir yıl sonrasında üniversiteden arkadaşım olan Selvinaz Hanım’la dünyaevine girdik.
Çalıştığım havlu sektöründe hep kendi markamı yaratmanın hayalini kurdum ve 1994 yılında ufak bir dükkanda başlayan Minteks maceramı 22 yılda yeniliğe ve kaliteye önem veren büyük bir şirket haline getirdim. Selvinaz Hanım’la evliliğimizden Irmak İrman Gazioğlu, İsmail Arda İrman ve Ali Tuna İrman isimlerinde üç çocuğumuz bulunuyor.
Bugüne kadar çevremde olup bitenleri gözlemleyerek ve hafızama kayıt ederek geçen günlerimden sonra Mezeci Çırağı Pirin Hanı, Kafamın Tasını Attıran Şeyler, Sizin Çentiğiniz Var Mı, We Are Going To Finland, Ortak Hadi Gel Batalım, Gül Ağacı Gül Beni ve Sosyal Medya Cinayetleri isimli 7 kitabımı* okurlarımla buluşturdum. Bunun yanı sıra bu yaz bir sinema filmi macerası geçti başımızdan. Laf ok gibidir derler ya bir TV programında ağzımdan dökülüveren “belki ben filme çekerim” sözü ok oldu hedefi vurdu. Pirinç Hanı Mezeci Çırağı kitabım senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlandı. Babam Mezeci İsmail Hakkı’ya karşı olan vefa borcumun bir kısmını da bu şekilde ödemiş oldum.
Bursa ile birlikte büyüyen ben, gözümün gördüğü yüreğimin hissettiği her şeyi kaleme almaya devam ediyorum.
Merhaba Sevgili Kitapsever dostlar
Bugün sizlere kalemiyle ilk kez tanıştığım Özkan İrman ‘ın Yamyam ve Avcısı kitabını anlatmaya geldim.Kitaptaki hikaye gerçek hikayelerden esinlenerek kurgulanmış bir hikaye. 107 sayfalık ve bölüm bölüm yazılan kitabın sonunda ise sizleri Özkan İrman tarafından çizilen Karikatürler karşılıyor.
Osmanlı ‘nın
Merhaba Sevgili Kitapseverler
Bugün sizlere bir Özkan İrman kitabıyla daha geldim. Deneme –İnceleme türündeki “Sen “ kitabı ile…Deneme derken öyle sıkıcı bir kitap ya da üslup ile karşılaşacağınızı sanmayın sakın. Çünkü yirmi bölümden oluşan bu kitap tam bir sohbet havası tadında…Üstelik her bölümün başında yer alan ve Özkan İrman’ın çizmiş
Yazardan okudugun ikinci kitap oldu ser.
Ser ;Kelime manasiyla akil ve bas anlamina geliyor.
Oldukça keyifli zaman dilimi geçirmenizi
saglayan akic ve mizahi bir slubu var yazarin.
Deneme türünde öyküler içeren kitapta yine
yazarin yasadigi anilarindan olusan hikayeler, toplumsal sorunlara kara mizah yapilarak hivedilmis. Delilik kavrami üzerine nüktelerle,
aslinda kimin deli kimin akilli oldugunu güldürürken düsündüren bir içerikle
kitaplastirmis
Toplumsal olarak zor zamanlar gecirdigimiz bu dönemlerde az da olsa neselenmek için
mutlaka okumalisiniz...Kitapla sevgiyle kalin..