Değer verdiğim bazı okur/ar, son günlerde, "Milıail"den beri (1927) Adrian Zografi'nin arkasım neden "kestiğimi" sordular bana.
"Kesmiş" değilim, sadece "geri bıraktım"
"Milıail"in ardmdan Adrian Zografi'nin kendisi, hayatı ve ölümü gelecek!i. Silik bir kalıramamn hayatı ve ölümü, ama bwı ca silik varlıklan canlandıran, Adrian'm da kimliğini oluştıtran ülkii özlemi, tamlllmaya değerdi.
Oysa, Adrian, -yani ben- günün birinde özleminin beklen medik, akla gelmedik, ii!Safçız bir zehirle gideri/diğini gördü: Ülküsünü, kendisi gibi ülküyle beslenmiş insanlarm çirkinleştirdiği ne tamk oldu.
O zamandan beri, bıtmt daha başka çirkinleştinneler izledi, daha başka değerli duygulara mezarlar kazıldı. Bugün, otuz yıllık bir ayrılıktan sonra, köyüme dönmüş bulunuyorum , bırakın da büyük bir hayatin yıkınlılarım seyredeyim, kendimi toplayayım ve geç kalmadımsa, yeniden "yola koyıtlayım"
Hangi ufuklara doğru?
Bir şey diyemem. Adrian da bir şey söyleyemez. Ama dünya hâlâ güzel ve insanların çoğu hâlâ özgürlükten
yoksun.
Onları bir kere daha keşfetmeye ve sevmeye çalışacağız. O günü beklerken, şimdilik yıkıntıları eşeliyonız.
PANAIT ISTRATI