"Korkuyordun, ama korktuğunu bilmeden korkuyordun. Köklerinden kopup gitmek düşüncesi seni müthiş, ama müthiş olduğu kadar da bastırılmış bir bunalıma sokmuştu; sevgilinden ayrılmak da sandığından daha çok sarsmıştı. Paris'e yalnız gitmek istiyordun, ama bir yandan da bu kadar köklü bir değişiklikten korkuyordun, işte o yüzden miden sancılanıp için yarılırcasına perişan etmişti seni. Bu, bütün ömrünce böyle oldu. Ne zaman bir yol ayrımına gelsen bünyen iflas eder; çünkü bünyen her zaman aklının bilemediğini bilmiştir; bünyen ister mononükleoz, ister gastrit, ister panik atakla iflas etmeyi seçsin, her seferinde aklının kaldıramayacağı ya da karşı koymayacağı darbeleri yemiş, senin korkularının ve içindeki savaşların sarsıntısını yüklenmiştir."
Friendship, it would seem, remains a bit of a riddle: we know it is important, but as to why people become friends and remain friends we can only guess.