1945 yılında, Lübnan'da doğdu. Çocukluğunu İstanbul'da geçirdi. Türk Dili Edebiyatı ve Uygarlığı profesörüdür. CNRS'te araştırmacı olarak çalıştı. 1989 - 1999 yılları arasında Marc Bloch Strasbourg Üniversitesi'ne bağlı Türk Araştırmaları Bölümü ve CNRS'e bağlı olan İç Asya Türk ve Osmanlı Dünyası; Araştırmaları Merkezini, yönetti. İstanbul'da Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü'nün müdürlüğünü yapmakta olan Dumont; Gilles Veinstein ile birlikte de Türk araştırmaları dergisi olan Turcica'nın ortak yönetmenliğini de yapmaktadır. .Çağdaş Türkiye tarihçisi olan Dumont, Osmanlı sosyalizmi ve ilk Türk komünist örgütleri üzerine de çalışmalarının yanında Osmanlı masonları tarihi ve iki savaş arasında politik tarih üzerine; çalışmalarını, yayımlamıştır.
Bazen 48 saat aralıksız kitap okuyordu. Sadece banyo almak için ara veriyor, devam ediyordu. Beyaz tülbentlerden küçük parçalar kestirtiyordu...
Okumaktan gözleri yaşarınca bu emici tülbent parçalarıyla kuruluyordu.
"Kitap okumak hususi bir sanattır" diyordu.
Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş ve karmaşık bir devleti yönetmeye kalkmak olanaksızdı bu koşullarda. İktidardan gözü korkmuş darbeciler olarak, Jön Türkler, hiç olmazsa geçici bir süre, kurumların dışında kalmaya mahkumdular.
Abdülmecid, Abdülaziz ve V. Murad’ın saltanatları Osmanlı Masonluğunun gelişmesi için göreli, elverişli dönemler olmuştu. 2. Abdülhamid’in iktidara gelmesiyle havayı kökten değiştirdi.
Bu topraklar sanırım en çok ilgi duyulan konulardan birisidir Masonluk. Kitapta masonluk genel hatları ile ele alınmamakla birlikte sadece Fransa Locasına bağlı Osmanlı Masonlarını anlatmaktadır. Yazarın belgeler çerçevesi içinde anlatması olayın doğaüstü ve komplo teorilerine bağlanmamasını sağlamıştır bu da önemli. Kitapta en ilginç nokta Osmanlı Müslüman ve Türklerinin zamanla milli mason locasını kurmalarıdır. Buradan şunu anlıyorum demek ki her mason dışarının adamı değildir ve masonluk bir amaç için araç olarak kullanılmaktadır şartlar gereği. Bu arada localarda da ilginçtir ki tek tip olunması gereken felsefeye zıt etnik kökencilik ve din ayrımı kavgalarının olduğudur.
140 sayfada bu kadar geniş bir konuyu basit bir şekilde anlatması,gerçekten takdire şayandır. İmparatorluğun son yıllarını merak edenler genel çerçevede belli başlıklar altında yazılmış bu eseri okuyabilir. Yazarın Türk olmayışından dolayı bazı çevirilerde ufak problemler yaşanmış lâkin mühim değil. Tavsiye edilir,iyi okumalar.
Atatürk kitaplarını büyük bir hevesle okurum; ancak bu kitap için aynı şeyi söyleyemem. Anlatım tarzı zaman zaman sıkıcı olsa da en azından az sayfa içermesi sebebiyle çabucak bitirilebilir. Bu kitapla ilgili en ilginç olan şey ise; J.P.Roux’un Türklerin Tarihi adlı eserinde, kitap sonundaki 15.bölüm kaynakçasında Dumont’un eseri için “mükemmel” yorumunu yapması. Oysa çok daha mükemmel eserler var, hem de oldukça uzun yıllardır.
Mustafa KemalPaul Dumont · Kültür Bakanlığı Yayınları · 19943 okunma