La Casa De Papel dizisinin Berlin karakterine hayat veren Pedro Alonso, kitabının tanıtımı için çok yakında İstanbul’a geliyormuş. Bence vakit kaybetmeden kitabı okumalısınız.
“Çok da uzak olmayan bir zamanda, ben Filipo’ydum.”
“Filipo”
“Gözlerimi açıyorum. Yilak karşımda duruyor. Hareket edebilirim fakat beceremiyorum. Bedenim tamamen toprağa gömülü. Sadece yüzüm dışarıda. Gece olmuş. Hiç korku duymuyorum. Dağın zirvesindeyiz. Yıldızlar pırıl pırıl parlıyor….
Havada asılıyım. Grubun üzerinde. Dağın üzerinde. Hatta uzaklarda Vishveda Denizi’ni görüyorum. Manzara muhteşem.”
Pedro Alonso, bir regresyon seansıyla imparatorluk günlerinde doğuya göreve giden Romalı asker Filipo olarak reenkarne olur. Filipo’nun görevi imparatorluğun genişlemesini tehdit edebilecek güçleri tespit etmek ve buna engel olmaktır. Bu yolculuk esnasında Yilak’la tanışır. Yilak yurtlarından edilmiş bir grup asinin lideri gibi gözükse de aslında ruhani tarafı ağır basan, kimseyi yargılamayan, gerçekte kişinin ne istediğini bulmasını ve vicdanını harekete geçirmesini öğütleyen bir akıl hocasıdır. Filipo için asıl spiritüel yolculuk şimdi başlar. Korkuları, endişeleri, güvensizlikleri ile Filipo bu derin bilgeden edindiği öğretileri kullanabilecek midir?
Pedro Alonso alışılmadık bir tarzda yazmış. Daha ilk sayfadan itibaren büyüleniyorsunuz. Oyunculuktaki başarısı ile kaleminin gücü bence yarışır. Spiritüel kitapları sevenler zaten bayılacak zira siz de kendi iç yolculuğunuza çıkacaksınız.
Kitabın son kısmında bulunan İllüstrasyonlar hakkında bilgi vermiyorum, sürpriz olsun😍