Başrahip,manastırın magister(hoca) ve discipulus(öğrenci)'larından gelen büyük bir tepkiyle karşılaştı.Bu yıllarda ordo'muzda,Çin'den geldiği söylenen ve kendisine "mors atra(kara ölüm)" denen pandemia hüküm sürüyordu.Magister'ler,pandemia'ya rağmen,maskelerini takarak,bahçede başrahiplik binasına sırtlarını dönerek yeni başrahibe karşı tepkilerini göstermekten çekinmediler.Karda kışta,yılmadan,protestolarını günlerce sürdürdüler.Discipulus'lar da manastırın bahçesinde yeni başrahibe karşı protesto gösterilerinde bulundular.Discipulus'lardan gözaltına alınanlar olduysa da daha sonra serbest bırakıldılar.
“Bu imtiyazlı kurumlarda bilim ve sanat gelişmedi. Bunun başlıca iki sebebi vardı. Birincisi kuruma yeni atananların seçiminde ehliyet ve liyakatin değil kayırmacılığın rol oynamasıydı. İkinci sebep ise buralarda özgür tartışma araştırma ortamının oluşmamasıydı. Bırakın özgür tartışma ortamını, özgürlük ruhu buralara hiç uğramadı…”
Pek çoğu güzel günlerde cesurca ve yüksek sesle her şeye karşı çıkıyorlar; güzel nutuklar atıyorlardı. Korku geldiğinde ise hepsi kürsülerinin altına saklandılar.
Zamanla,ne olursa olsun,gururumuzu bir yana koyup,manastırlarımızı korumak için mücadele etmek gerektiğini anladığımızda ise çok geç kalmıştık.Artık bıçak kemiğe dayandığında,çoğumuzun sesi,korkudan veya heyecandan olsa gerek,hiç çıkmadı.
“Korktuk. Dünya nimetlerinden vazgeçip, manastırlara kapanan biz rahiplerin, meğerse yitirecek ne kadar da çok şeyi varmış! Başkalarına sadece Tanrı’dan korktuğumuzu söyleyip gerçekte kendi gölgemizden korktuk! Başkalarına ‘devotus Deo’* olduğumuzu söyleyip, kendimizi nelere nelere adadık! Kendimizin ‘servus Dei’** olduğunu ilân edip, kimlere kimlere hizmet ettik! Manastırlarımızın kapısına ‘non sub homine, sed sub Deo et lege’*** yazıp, kimlere kimlere itaat ettik!”
*Tanrıya adanmış (ç.n)
**Tanrının hizmetkarı (ç.n)
***"İnsanın değil, Tanrının ve kanunun altında (İnsanlara değil, Tanrıya ve kanuna [itaat et]" (ç.n)
“Korktuk. Dünya nimetlerinden vazgeçip, manastırlara kapanan biz rahiplerin, meğerse yitirecek ne kadar da çok şeyi varmış! Başkalarına sadece Tanrı’dan korktuğumuzu söyleyip gerçekte kendi gölgemizden korktuk! Başkalarına ‘devotus Deo’* olduğumuzu söyleyip, kendimizi nelere nelere adadık! Kendimizin ‘servus Dei’** olduğunu ilân edip, kimlere kimlere hizmet ettik! Manastırlarımızın kapısına ‘non sub homine, sed sub Deo et lege’*** yazıp, kimlere kimlere itaat ettik!”
*Tanrıya adanmış (ç.n)
**Tanrının hizmetkarı (ç.n)
***"İnsanın değil, Tanrının ve kanunun altında (İnsanlara değil, Tanrıya ve kanuna [itaat et]" (ç.n)
Sayfa 41 - Kırmızı Kedi Yayınevi, Çeviri: Kemal GözlerKitabı okudu
“Korktuk. Dünya nimetlerinden vazgeçip, manastırlara kapanan biz rahiplerin, meğerse yitirilecek ne kadar da çok şeyi varmış! Başkalarına sadece Tanrı’dan korktuğumuzu söyleyip gerçekte kendi gölgemizden korktuk! Başkalarına “devotus Deo” (tanrıya adanmış) olduğumuzu söyleyip, kendimizi nelere nelere adadık! Kendimizin “servus Dei”(tanrının hizmetkarı) olduğunu ilan edip, kimlere kimlere hizmet ettik! Manastırlarımızın kapısına “non sun homine, sed sub Deo et lege” (insanlara değil, tanrıya ve kanuna itaat et) yazıp, kimlere kimlere itaat ettik!”