Peter L. Berger

Sosyolojiye Çağrı yazarı
Yazar
8.7/10
35 Kişi
213
Okunma
22
Beğeni
3.882
Görüntülenme

Peter L. Berger Gönderileri

Peter L. Berger kitaplarını, Peter L. Berger sözleri ve alıntılarını, Peter L. Berger yazarlarını, Peter L. Berger yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Alternatif bir sembolik evrenin ortaya çıkışı, diğer evrenin hiç de kaçınılmaz olmadığını bizzat kendi varlığıyla empirik olarak kanıtladığı için bir tehdide yol açar.''
''Mannheim, kendi bilgi sosyolojisinin epistemolojik perspektifini belirtmek için 'ilişkisellik' terimini ortaya atmıştır: Bu terim, düşüncenin sosyo-tarihsel göreliliklere mahkum edilmesini değil, bilginin daima belirli bir konumun bilgisi olduğunun makul bir biçimde kabul edilmesini ifade eder. Bu hususta, Mannheim'ın düşüncesinde muhtemelen Dilthey'ın büyük bir etkisi vardır: Marksizm'in problemi, tarihselciliğin araçlarıyla çözüme kavuşturulur. Böyle olduğu içindir ki Mannheim, ideolojikleştirici etkilerin, tümüyle yok edilmeseler de, değişen sosyal temellere dayalı mümkün olduğunca çok sayıda konumun sistematik analize tabi tutulmasıyla hafifletilebileceğine inanmaktaydı. Diğer bir deyişle, düşüncenin nesnesi, ona dair perspektiflerin sözü edilen birikimi neticesinde daha açık bir hale gelir. Bilgi sosyolojisinin görevi bu olmalıdır ve böylelikle bilgi sosyolojisi, insani olaylara dair doğru bir kavrayışı aramada önemli bir dayanak haline gelir.''
Reklam
Denebilir ki; 'gerçeklik' ve 'bilgi'nin sosyolojik kavranışı, sokaktaki adamınki ile filozofunki arasında ortada bir yere denk düşer. Sokaktaki adam, genellikle, kendisi için 'gerçek' olan şeyleri ve 'bildiği' şeyleri, belirli bir problem onu aniden durdurmadıkça, kendine dert etmez. O, kendi 'gerçeklik'ini ve kendi 'bilgi'sini verili bir şey olarak kabul eder. Sokaktaki adamın bir toplumdan bir diğerine değişen oldukça farklı 'gerçeklikler'i verili bir şey olarak kabul edeceğine dair sistematik farkındalığından dolayı, sosyolog bunu yapamaz. Disiplininin kesin mantığı, sosyoloğu, eğer başkaca bir şey yoksa, iki 'gerçeklik' arasındaki farklılığın iki toplum arasındaki çeşitli farklılıklar temelinde anlaşılıp anlaşılamayacağını sormaya zorlar. Diğer yandan filozof, mesleki olarak, hiçbir şeyi verili olarak kabul etmemeye ve sokaktaki adamın 'gerçeklik' ve 'bilgi' olduğuna inandığı şeyin nihai statüsüne dair azami açıklık sağlamaya mecburdur. Farklı bir biçimde söylersek, filozof, tırnak işaretlerinin usulünce konacağı yerlere ve ihtiyatlı bir biçimde konmayabileceği yerlere karar vermek, yani bu dünya hakkındaki geçerli ve geçersiz iddialar arasında ayrım yapmak zorundadır. Sosyoloğun bunu yapması mümkün değildir. Sosyolog, tırnak işaretlerini, formel olarak değilse bile mantıksal olarak kullanmaya devam eder.
Sayfa 4 - Paradigma YayınlarıKitabı okudu
Rölativizm, kolektif ahlakilikten ziyade bireysel ahlakiliğe yaptığı vurguyla, nihilizme bir çağrıdır. Bu çağrı, dekadans diye de tanımlanabilir. Dekadans, toplumu bir arada tutan normların aşındığı, yanılsamalı ve gülünç olduğu bir duruma işaret eder. En önemlisi de şudur: Grupça paylaşılan normlara muvafık davranacak başka insanlara güveni sarsmaktadır. Dekadansa uğramış bir toplumun geleceği yoktur. Böyle bir toplumun kendi varlığını çok reel tehditlere karşı bile savunmak için iradesi yoktur.
Rölativizmin tüm biçimleri, günlük yaşamın normal tecrübesiyle çelişir (Bu tam da, ayağıyla taşa tekme atan Dr. Johnson’un kastettiği şeydir). Sağduyu, sıklıkla isteklerimizle zıtlık gösteren ve makul prosedürlerle nesnel açıdan yaklaşılması mümkün olan bilincin dışında bir gerçeklik olduğunun farkındadır. Hatta postmodernist teorisyen bile, günlük yaşamda bu kabulden hareket eder. Kendi hekimine başvuran bir postmodernisti ele alalım. O, teşhis konulan tümörün kötü mü yoksa iyi huylu mu olduğunu bilmek ister. 0, doktorun nesnel teşhis teknikleri temelinde, hasta karşısında kişisel duygularına bakılmaksızın, bu soruya bir cevap vermesini beklemektedir. Veya tez yazmış ve teslim etmiş bir öğrenci düşünelim. O, hocanın nesnel ve duygulara bağlı kalmaksızın değerlendireceğini beklemektedir. Eğer hoca tezi, yetersiz görüp şöyle bir notla geri verirse, öğrenci, teorik eğilimlerine bakılmaksızın, şiddetle protesto edecektir: “Sana karşı bir gıcıklığım var ve bu sebeple sana yetersiz bir not veriyorum.” Eğer not şu şekilde olsaydı, öğrenci muhtemelen itiraz etmeyecekti: “Seni seviyorum ve bu sebeple sana 8 veriyorum. F akat prensip aynı kalmaktadır.” Günlük hayatın verili tecrübeleriyle zıtlaşan bir teoride yanlış bir şey var demektir. Bir teorinin nihai amacı tecrübeleri inkâr etmek değil, onlara açıklık kazandırmaktır.
Nietzsche, bir ateizm yüzyılının başında durduğunu düşünüyordu. Fakat şu an, 21.yüzyıl bilakis bir politeizm yüzyılı şeklinde tasvir edilmektedir. Sanki Antik dönemin tanrıları geri gelmişlerdir.
Reklam
340 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.