Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Pierre Martino

Pierre MartinoStendhal'ın Hayatı yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
316
Görüntülenme

Pierre Martino Sözleri ve Alıntıları

Pierre Martino sözleri ve alıntılarını, Pierre Martino kitap alıntılarını, Pierre Martino en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... Kırmızı ve Siyahlı tarihî bir vesika olarak telâkki etmek çok güçleşir; bu kitap, Restorasyon Fransa’sından çok daha fazla olarak bize Stendhal’in bizzat kendi ruhunu tanıtır.
Sayfa 170Kitabı okudu
Stendhal'in baba nefreti
Stendhal bu babadan her zaman nefret etti. Delikanlılık çağın­daki duyguları bu çocukluk intihalarının doğruluğunu bize ispat eder. "Belki de kader hiçbir zaman babamla benim kadar birbirine tamamiyle zıt iki insanı bir araya getirmemiştir.” diyor. Stendhal döner dolaşır, belki yirmi yerde onu çekiştirir, onun hakkında en kötü sözleri sarfeder, onu "suratsız mendebur” ve "alçak” kelimeleriyle vasıflandınr, ona cizvit papası, piç adlarını takar ve hemen hemen her yerde de bu hakaret dolu lâkapları kullanır; kızkardeşi Pauline’i de babasına karşı aynı nefret duyguları içinde yetiştirir. Onu her an hiddetten kudurtan şey babasından yeter derecede para alamayışıdır; gerek mektuplannın, gerekse hâtıra defterinin birçok yerinde, mirasa konabilmek ve oldukça müreffeh bir ömür sürebilmek için babasının ölümünü dört gözle beklediğini açık açık itiraf etmektedir. Ama bu mesut gün gelip çattığı zaman da umduğu kadar para bırakmadı, diye, yine geçmişteki gibi babasına küfür etmekte devam etti!
Reklam
Esasen, yaşı göz önünde tutmak gerekirdi: bir­çokları gibi, Stendhal de yirmi yaşında ihtilâlci, fikirleri çok değiş­mediği halde, ellisinde oldukça muhafazakârdı; ama harekete geçme sabırsızlığı eskisi kadar büyük değildi, yaşama itiyattan kazanmıştı ve bilhassa sözleri daha mutedil olmuştu. Netice itibariyle, cumhuriyete muarız olduğunu söyledi: "Adalı olmadığımıza ve Fransızlarda belki doğuştan olan ihti­lâle karşı görülen meyil karşısında, bana öyle geliyor ki hiç olmazsa 1837'de kırallık hükümeti cumhuriyetlerin en iyisine tercih edilebilir. Kıratların en kötüsü, mesela Ispanya'nın VII. Ferdinand’ı eline de düşsek, ben onu iktidardaki cumhuriyetçilere değişmem. Bu cumhu­riyetçiler, sanırım ki iktidara mâkul niyetlerle gelebilirler, ama hemen arkasından öfkelenirler ve yeniden ıslâhat isterler.” 1830 ihtilâlinden altı ay sonra: "Cumhuriyet menfur... Ameri­ka’dan başka her yerde de korkunç bir haldir.” diyordu.
Sayfa 253Kitabı okudu
Jules Janin şöyle söylüyordu: "Bence, Restorasyon devri Jizvitlerinin cemiyete verdikleri şekli tasvir niyetinde olan ve eserine meselâ, Cizvit ve Burjuva, yahut Liberaller ve Ruhbanlık adım vermeye cesaret edemiyen M. de Stendhal bu sınıfları remiz mahi­yetinde renklerle göstermeyi düşünmüştür; Kırmızı ve Siyah unvanı buradan geliyor. Yalnız hâlâ kırmızı kimdir, siyah kimdir, bilmiyo­rum.”
Sayfa 152Kitabı okudu
"Üslûp, parıldıyan 'güzelliğiyle, her an kendini gösteren nükte­siyle dikkati çeker, yani okuyucunun esaslı şeylere atfettiği dikkati dağıtmaya vesile olursa, bir pürüz teşkil eder... Okuyucuyu ister iste­mez uyanık tutan bu hâkim üslûp, bir gazete makalesi için güzel, hattâ elzemdir; üç sahifeyi büyük bir zevkle okutur; fakat onuncu sahifede yorar; bu, kendisine bir vazife verilen ve efendisinin dediklerini tam olarak tekraredeceği yerde, göze girmeğe çalışan,ve diye­ceklerini karışık bir hale sokan bir uşak gibidir."
Sayfa 141Kitabı okudu
"Benim gaye edindiğim şey şudur: kültürün insanlar üzerinde hemen her şeye kadir olduğunu; felsefi kültürün gerçekten namuslu insanlar; dinî kültürün ise, tersine, hilekâr ve hemen hemen her za­man zayıf insanlar yaratma istidadında olduğunu göstermek; felsefeyi müdafaa etmek ve ona hücum edenleri gülünç hale sokmaktır."
Reklam
"Bize okumayı sevdiren tesadüfe her gün biraz daha şükrediyo­rum... Bu, daima emin ve insanların elimizden alamıyacakları bir saadet deposudur. Bu dünyada bir insan ticaretten uzaklaştırdıkları ve 6000 franklık bir gelirle bıraktıkları zaman, ona en büyük fenalığı yaptık sanıyorlar. Bu adam kitap seviyorsa ve sağlam bir mideye de sahipse, daha bahtiyar olabilir."
Romanlarının en sevgili kahramanları olan Julien Sorel ile Fahrice del Dongo’nun model olarak, ilham veren insan olarak Napolyon’u seçmiş olmalarında şaşacak hiçbir taraf yoktur; onların kuvvet yardımiyle yapmayı tahayyül ettikleri her şeyi, ihtiraslarının gönül bağladığı fakat sosyal nizamın veya yabancı tazyikinin engel olduğu her hususu Napolyon gerçekleştirmişti. O, bir çeşit enerji imanının tanrısı gibiydi.
Stendhal & Napolyon
Stendhal gençliğinde Napoleon’a "fevkalâde bir adam, şana ve şöhrete vurgun ve Cumhuriyete zaferler sağlamak için yanan bir in­san" olarak çok hayran olmuştu. Kırk sene sonra şöyle yazıyordu: "İtalya savaşlarını, cereyan ettiği yerlerde incelemek fırtsatı elime geçti; 1800'de hizmet ettiğim alay, Cheraseo, Lodi, Crema, Castiglione, Goito, Padoue, Vicence vesairede kaldı. Yalnız 1796 seferinden sonra, Napolyon’un savaş alanlarının hemen hemen hepsini bir gencin bütün heyecaniyle gezdim; ben bu sahaları onun emirleri altında savaşmış askerlerle, onun şan ve şerefine vurulmuş o memleket genç­leriyle dolaştım... 1797'de, onu ihtirasla ve hudutsuz bir şekilde sev­mek mümkündü; henüz memleketinin hürriyetini çalmamıştı: yüzyıl­lardan beri bu kadar büyük hiçbir şey görülmemiştir" ... Napoleon’un taç giymesi ve tak­disi ona tiksindirici düşünceler ilham ediyordu; “Bütün şarlatanların bu kadar göze batar bir şekilde elele vermesine, dinin gelip istibdadı takdis etmesine ve bütün bunların insanların saadeti için yapılma­sına!” karşı nefret duyuyordu.
'Feminist' ve bencil Stendhal..
"Dünyada önemi olan biricik şey insanın kendisidir";egotizm ahlâkın tam formülüdür ve öyle görünüyor ki başkalarının saadetini artırmak, kendi saadetini çoğaltmak demektir. Bu prensiplerin ve ameli neticelerin şaşmaz bir şekilde kuvvet­lendiği yer, görüldüğü gibi, cinsî ahlâk mevzuudur. Stendhal’in Aşka dair’de tarif ettiği ve romanlarında kadın kahramanlarına tatbik et­tiği feminizm, hiçbir kayıt ve kaçamak tanımaz: Genç kızlara ve evli kadınlara bütün serbestliği vermek lâzımdır böylece onlar saadetleri peşinde koşmak hürriyetine sahip olacaktır, erkek bencilliği de bun­dan faydalanacak! Hemen elde edilen zevk — bazan biraz hissi, ama bilhassa çok şehvani zevk — burada menfaatin büründüğü şekildir; bu zevk, Stendhal’in ortaya sürdüğü biricik düstur, Sanseverina’nın veya Lamiel’in tatbik ettikleri yegâne düsturdur.
Sayfa 249Kitabı okudu
Reklam
Dinsiz Stendhal
1822'de: "Sarayda, diyordu, imansızlık fena görülür, çünkü prenslerin menfaatine aykırı bir hal bilinir; genç kızların karşısında da imansızlık fena görülür, bu onların koca bulmalarına engel olur. Kabul etmek gerektir ki, Tanrı mevcutsa, bu sebepler yüzünden tebcil edilmek onun hoşuna gidiyor olmalı”: dinin esasını işte buna irca ediyorum! Hattâ dinin sosyal bakımdan az veya çok fayda sağladığı meselesini de münakaşa etmeyi vadediyordu; belki de bunu kızdığı için böyle yapıyordu. Başkalarının hizmetkârlarını dindar istemeleri gibi, o da çamaşırcısının sofu olmasını temenni ediyordu: "Gömleğim kalma­dığım sandığım zaman, ben de çok dindar oluyorum."
Sayfa 248Kitabı okudu