Pınar Selek

Pınar SelekSürüne Sürüne Erkek Olmak yazarı
Yazar
Çevirmen
7.9/10
77 Kişi
313
Okunma
49
Beğeni
4.382
Görüntülenme

Pınar Selek Sözleri ve Alıntıları

Pınar Selek sözleri ve alıntılarını, Pınar Selek kitap alıntılarını, Pınar Selek en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
[...] çocukluklarından beri dünyanın merkezindeymişler gibi büyütülen erkekler, kamusal hayatta başka merkezlerle karşılaşır.
Reklam
Askerlik adamı erkek yapmaz, olgunlaştırır. Erkeklik insanın ruhunda vardır.
ulan senin erkekliğine:)))
"Adamın biri geneleve gitmiş. 'Genç ve güzel bir kadını' yukarı çıkarmış. Aradan beş dakika geçmemiş ki kadın çığlık çığlığa aşağı inmiş. Kendine güvenen başka bir kadın çıkmış yukarı ... Iki dakika sonra 'Bu adam bana ağır... diye bağırarak geri gelmiş. Ardından deneyimli başka bir 'orospu' şansını denemiş, o da dayanamayıp geri dönmüş. Sonunda genelevin görmüş geçirmiş maması işi üstlenmiş, ama o da çığlıklarla teslim olmuş. Adam, 'beni tatmin edecek hiçbir kadın yok,diye söylenirken, genelevin ayak işlerine de bakan 'ibnesi' onunla yukarı çıkmış. Aradan beş dakika geçmiş, on dakika geçmiş ... Ses yok. Sonunda ikisi de mutlu mesut inmişler aşağıya. Kadınlar 'ibneye' 'Nasıl oldu? Nasıl dayandın?' diye sormuşlar. 'Ibne' gururla gülümsemiş: 'Eee, biz erkek adamız...
Tayfun Atay da, Türkiye'de "erkeğin mahremiyetine" girilebildikçe "erkek olmak" uğruna ne ölçüde "insan olmak" tan vazgeçildiğini ortaya sermenin mümkün olacağını söylüyor ve bir "erkek" olarak, bu konuda ki eksiklikten yakınıyor.
erkekler?.. :))
"Herkes o üniformayı giymek ister. Çocukken askeri okulda okumak isterdim. Ama belli yaşı geçtikten sonra askere gitmeye çekiniyorsunuz. Duyduklarımızdan etkileniyoruz, Yok askerde şöyle dayak yedim, böyle dayak yedim... "
Reklam
“İnsan ağlamayı unutursa ne olur? Ağlatır. Peki ama erkekler gerçekten ağlamayı unutur mu?”
Sayfa 212
Anne ağladıkça, genç erkek, kendini daha erkek sayar, [...] ama ya babanın ağlaması? Yolcu işte o zaman nasıl bir dönemeçte olduğunu fark eder.
Erkekler de ağlar...
Erkekler "erkek adamın" çelişkisini ya da trajedisini fıkralarda rahatça ifade edebiliyorlar ama gündelik hayatta, benliğin, yüceltilirken yıkılabildiği bir iktidar konumu içindeki erkek, sadece çevresine değil, kendi kendine de "erkeklik ispatı" ihtiyacını duyuyor. Genellikle bu ispat gerçekleşemediği için, "erkeklik krizi" bitmiyor. "Erkek olma" sürekli sınanma altında olduğu için, elden gitme tehlikesiyle karşı karşıya sayılıyor: '"Yeterince erkek' olmak, bir kere elde edilip sonuna kadar süren bir şey değildir. (...) Bağışlanan bir şey olduğu için geri de alınabilir."3 Dev olduğuna inandırılan ama kendi boyuyla sürekli yüzleşen ve hayatın zorlukları karşısında zedelenen bu varlık, kalıbım, şiddetli bir korkuyla savunuyor. Attığı ve yediği her şamarla biraz daha erkekleşiyor. İktidar vaadi ve iktidarsızlık keşfinin git geli içinde, çok kırılgan ama kırılganlığını çeşitli duvarlarla, maskelerle, güç gösterileriyle ya da şamatalarla gizlemeye çalışan şizofrenik bir varlığa dönüşüyor. İktidarla kurduğu zorunlu bağ, bu varlığı "delilik"in sınır dışı ve belki de devrimci deneyimlerinden çok "insan aklı" üretiminin sınırlarına hapsediyor ve iç içe işleyen iktidar mekanizmalarının taşıyıcısı haline getiriyor.
E-kitap Okumalarım
Reklam
[...] askerlikte hayatın "zevklerinden" uzak kalacağını düşündüğü için, gitmeden, içinde kalan ne varsa yapmaya çalışıyor.
İçlerine attıkları öfkeyi, bir başkası isyana dönüştürünce, geri kalanlar, kışkırtılmış erkeklikleri içinde daha çok sıkışıyorlar.
ağlayan erkek... Gözyaşım pıt :((
"Erkekler Ağlamaz!" talimatına rağmen, erkekler ağlıyor. Ağlamak, belki de, sınırların dışına çıktıkları ender anlardan biri oluyor onlar için. Her zaman yüksek sesle söylemiyorlar. Ama araştırmamızda da açığa çıktığı üzere, erkekler, ağladıklarını her zaman gizlemiyorlar... Belki de ilk iş açıktan, yüksek sesle ağlamayı başarabilmek...
[...] "akıl" yoluyla, kimileri, koşullara kendini daha kolay adapte ediyor ve hiyerarşiye dayanarak hayatını, kendince kolaylaştırıyor.
Dayaktan çok şikayet ediliyor ama geleneksel eğitim yöntemlerinden biri olarak kabul edilen bu uygulama, reddedilmiyor. Genellikle çocukluktan itibaren toplumsal ilişkiler içinde şiddetle terbiye edilmiş olan erkekler, çeşitli gerekçelerle dayak ve küfrü meşru görüyorlar.
820 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.