Kalpten geçen, dilden geçenden çok farklı olabiliyordu.
Dil, zihnin tercümesiydi.
İnsan bazen istediğini değil, çok başka şeyler söylerdi.
Bunu isteyerek yapmadığında yaşattığı yıkımı telafi etmek için özürler dilerdi.
"...Onlardan geriye kalan tek bir parçanın olmaması, onları hayalet mi yapar Karan?"
"Anılarında varlar, Lâl."
"Anılar ölmez mi Karan?"
"Bir tek anılar ölmez."