'Belki de, dedi, bizler, hepimiz, hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibiyiz, birimizin kapalı alandan çıktığını gördük mü, bu kaçış yalnızca kaybolmasıyla sonuçlanacak olmasına rağmen; deliler gibi kaç diye bağırıyoruz ona.'
.
Bir yazar yaratıcı yazarlık dersi vermek için Atina'ya gider. Kısa süreli bir uzaklaşma olsa da aklı ardında bıraktıklarında ve kendinde görünür başta. Ama uçakta yan koltuğundaki adamla konuşmaya başlayınca odağımız, yazarın çevresindekilere kaymaya başlar. Başta umduğumuz bir resimdeki karakteri incelemek iken şunu fark ederiz: Bazen bizi kendimiz değil; bizi çevreleyen şeylerle tanımlamak gerekir. Baktığımız resim değil de çerçeve olur. Atina'ya gittiğinde eski dostlarının, öğrencilerinin anlattıklarına kulak veren yazarımızın yaptığı gibi..
.
Rachel Cusk ile tanışmam -üçlemeye de adını veren- üçlemenin ilk eseri Çerçeve ile oldu. Anlatılan her hikayede kendimi yorum yaparken buldum. Birilerini dinlemenin kendi yaralarımızı da sarabileceğini hatırladım bu usul usul akan eserde. Serinin devamını da merak ettirdi elbet!
.
Lale Akalın çevirisi, Nahide Dikel kapak tasarımıyla ~