8.5/10
7 Kişi
17
Okunma
6
Beğeni
1.598
Görüntülenme

En Eski Rahmi Apak Sözleri ve Alıntıları

En Eski Rahmi Apak sözleri ve alıntılarını, en eski Rahmi Apak kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimdi açık söyleyeyim, eğer bu orduların başına tam salahiyetle üç dört Alman generali veyahut bu kıratta Türk subayları tayin edilse idi, biz Balkan harbini ne Bulgar cephesinde ve ne de Sırp ve Yunan cephesinde kaybetmezdik. Türk Ordusunda harp mefhumunu bilen kumandan yok gibi idi. 1878 yılından beri Osmanlı Ordusu savaşı unutmuştu. Sultan Hamid orduyu öldürmüştü. Dört beş yıl içinde ölü canlanamamıştı. Alayları taburları, hatta tümenleri ve daha yukarı birlikleri sevk ve idare edebilecek binbaşı, albay ve general yok gibi idi. Yoksa silah bakımından düşmanlardan üstün ve sayı bakımından ise pek aşağı değildik. Redif Tümenlerinin savaş kabiliyeti ve disiplin ve intizamları pek geri idi. Türk Ordusu harbi Balkan savaşından sonra Birinci Cihan Savaşı’na kadar süren iki yıl içinde öğrenmiştir. Bu da seksen kadar Alman öğretmenin enerjik çalışmaları sayesinde olmuştur.
Sayfa 49
Ordunun en zayıf yeri tümen, alay ve tabur kumandanlarının kabiliyetsizliği idi. Türk Ordusu Sultan Hamid zamanında savaş gücü olarak yetiştirilmemişti. Orta komuta heyeti savaş mefhumunu hiç bilmiyordu.
Sayfa 67
Reklam
Kırçova, ahalisi Bulgarca konuşan bir kasabadır. Buranın Müslümanları yani Türkleri de Bulgarca konuşuyorlar. Ertesi sabah, ileriye atılmış bir Sırp kıtası Kırçova’da bize yetişti ve saldırdı. Zayıf bir kuvvet imiş, topçusu da yok. Tümenin bir kısım kuvvetleri kasabanın kuzeyinde bu düşmana karşı muharebeye girdiler ve iki saat kadar süren bir çarpışmadan sonra Sırplıları geriye püskürttüler. Kırçova ahalisi kendi silahları ile askerin yardımına geldiler ve en ön hatta kadar ilerleyip bizimle birlikte savaştılar. Bulgarca konuşan kasaba kadınları, ellerindeki testilerle: "Asker voda, asker voda . . . " diye bağırarak en ileri hattaki askerlere ve kendi kocalarına su taşıdılar. Erkeği ve kadını büyük bir kahramanlık misali veren bu Kırçova halkını, öğleden sonra terkederek Manastır istikametinde geri yürüyüşe devam ettik ve bu vatanseverleri kendi mukadderatlarıyla başbaşa bıraktık.
Akşamleyin, bir büyük köy veyahut bucak merkezinde kaldık. Geceyi kapalı bir yerde geçirmek için bir Bektaşi tekkesine girdik. Tekkenin semahane denilen geniş ibadet salonunun döşemesi tahtadan. Henüz seyyar karyolalarını muhafaza eden bizim üç sınıf arkadaşı bu karyolaları kurdular, yatak ve battaniyelerini açtılar, soyunup yattılar. Benim hiçbir
Sayfa -1
Türk askerine maaşın yetmediğine dair
Türkiye'ye dönünce, artık küçülmüş ve perişan olmuş bir memlekette orduda iş görülmeyeceği için herkes geçimini sağlayacak yeni bir meslek seçimi fikrini ortaya atardı. Bu arada Mareşal Fevzi Çakmak dahi, İstanbul şehri kenarında bir yerde bir ahır tedarik edilerek Kırım ineklerini getirtip, sütçülük yapmak düşüncesini ileri sürerdi ve orada kendisi ile ortak olacak arkadaşlarını bile sağlamıştı.
Bulgar ordusunun Dedeağaç katliamı
Bulgarların Dedeağaç'ta yapmış oldukları kıyım ve vahşet hakkında onlardan işittiklerimi bu kitapta yazmamak noksanlık olacak. Şehre ilk önce Bulgar komitacıları girmişler ve o gece Dedeağaç'ta yedi sekiz yüz erkek, kadın ve çocuk öldürmüşler. Dedeağaç'ta yalnız üç yüz hane kadar Türk vardı. Nüfusun dörtte üçü Rumdu. Rumlar zengin ve kültür bakımından ileri kimselerdi. Rum mahallesinde oturan Türkler ilk gece Bulgar komitacılarının taarruzuna uğramamışlar. Fakat ertesi sabah bazı Dedeağaçlı Ermeniler bu Türklerin de evlerini Bulgarlara göstermişler ve yağmacılık ettirmişlerdi.
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.