8.5/10
7 Kişi
17
Okunma
6
Beğeni
1.597
Görüntülenme

En Yeni Rahmi Apak Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Rahmi Apak sözleri ve alıntılarını, en yeni Rahmi Apak kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yabancı memleketlerden her türlü yardımlar gören, sınır dışından gelen propagandalarla zehirlenen Hıristiyan azınlıklar aynı vatan içindeki Türkleri ve Osmanlı Hükümeti'ni küçümsüyorlar ve tahkir ediyorlardı. Kapitülasyonlara dayanan yabancılar ise aklı başında her Türk'ün dayanamayacağı derecede şımarık idiler. Hiç unutmam, Harp Okulu'nda öğrenci iken, bir cuma günü Galata rıhtımında dolaşa­rak Tophane'ye doğru gidiyordum. Rıhtıma yanaşmış olan büyük bir sey­yah vapuru kalkmak üzereydi. Birçok seyyahlar ellerinde paketlerle vapura dönmekte idiler. Vapurun kıç güvertesinde çoğu kadın bir grup halka ol­muş, ortalarında yaşlıca bir adam çarşıdan aldığı kalıpsız ve kıpkırmızı bir fesi kulaklarına kadar geçirmiş, çırpınarak ve horoz gibi öterek kadınları güldürüyordu. Fes o zaman bizim milli serpuşumuz idi. Bu serpuşu, Türk vatanında bir alay vasıtası yapmak terbiyesizlik idi.
Diyebilirim ki, Namık Kemal yeni bir nesil yaratmıştır. Sonra, Namık Kemal'in yay­dığı Osmanlılık ve hürriyet aşkını İttihatçılar ve Ziya Gökalp Türkçülük sevgisine çevirtti.
Reklam
Biraz da Edirne'deki tekkelerden ve tarikatlardan bahsedeyim. Edirne' de; Mevlevi, Nakşibendi, Kadiri Rufai, Sadi v.s. gibi tarikatlar ve bunların tekkeleri vardı. Bizim oturduğumuz Karanfiloğlu mahallesinde bir Sadi tekkesi vardı ki, ben bile bunun müritlerindenim. Haftada bir kere mürit­ler toplanır, şeyh ortaya oturur, kasideler okunur, sonra zikre başlanırdı. Zikreden dervişler ALLAH ALLAH diye cuşuhuruşa gelirler, ağızları sal­ ya köpükleri ile dolar, cezbeye gelirler ve nihayet kendilerini fırlatıp semahane denilen ibadet salonunun ortasına atılırlar ve kaskatı kesilirler. Sonra şeyh efendi yavaş yavaş kalkarak bu baygınların yanlarına gider, kulakla­rına birşeyler söyleyerek veya okuyarak bunları ayıltır. Biz de bu pando­mimayı seyrederdik. İşte bizim nesil, böyle geri, kısır ve manasız bir muhitte doğdu ve büyüdü.
Edirne kopukları, evdeki son tencerelerini satarak tiyatroya gelirler ve o zamanın meşhur artistleri olan Şamram ve Peruz gibi göbekli nazeninleri kantoya çıkıp göbek atmaya başlayınca aah! .. diye bağırırlardı.
1887 Babaeski Benim doğduğum kasabada, yemekte çatal ve bıçak kullanan, gecele­yin bir karyola üzerinde uyuyan, evinde sandalye bulunduran tek bir Türk ailesini çocukluğumda hatırlamıyorum. Fakat, rakı ve şarap içen, komşusunu aldatan, hırsızlık eden, yalan söyleyen, büyüklere ve yaşlılara saygısızlık gösteren Türkler de parmakla gösterilecek kadar azdı.
Demircilik Ermenilerin mandıracılık Yahudilerin, eczacılık Rumların ve Ermenilerin, hekimlik ve bilhassa dişçilik ve büyükşehirlerde berberlik, değirmencilik, kunduracılık, balıkçılık, sarraflık ve bankacılık dahi bu azınlıkların ellerinde idi. Hasılı nerde kolay ve bol para kazanılırsa orasını onlar tutmuşlardı.
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.