8.5/10
7 Kişi
17
Okunma
6
Beğeni
1.637
Görüntülenme

Rahmi Apak Sözleri ve Alıntıları

Rahmi Apak sözleri ve alıntılarını, Rahmi Apak kitap alıntılarını, Rahmi Apak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Almanya'nın Türkiye'yi savaşa sokma hevesine dair
Almanlar, Müslüman Türkiye'nin İslam alemi Üzerindeki tesirinden maada Rusya'da yaşayan otuz kırk milyon Türk'ün maddi ve manevi yardımlarından dahi ümit beklediklerinden, Kuzey İrlanda ve Türkistan bölgelerinde Ruslara güçlük çıkaracak hareketlerin icrasına Türkiye'yi teşvik ediyorlar. Hem Panturanizm ve hem de Panislamizm hülyaları içinde yaşayan ittihatçılar ise böyle sergüzeştlere girmek için yanıp tutuşuyorlardı.
Akşamleyin, bir büyük köy veyahut bucak merkezinde kaldık. Geceyi kapalı bir yerde geçirmek için bir Bektaşi tekkesine girdik. Tekkenin semahane denilen geniş ibadet salonunun döşemesi tahtadan. Henüz seyyar karyolalarını muhafaza eden bizim üç sınıf arkadaşı bu karyolaları kurdular, yatak ve battaniyelerini açtılar, soyunup yattılar. Benim hiçbir
Sayfa -1
Reklam
Şimdi açık söyleyeyim, eğer bu orduların başına tam salahiyetle üç dört Alman generali veyahut bu kıratta Türk subayları tayin edilse idi, biz Balkan harbini ne Bulgar cephesinde ve ne de Sırp ve Yunan cephesinde kaybetmezdik. Türk Ordusunda harp mefhumunu bilen kumandan yok gibi idi. 1878 yılından beri Osmanlı Ordusu savaşı unutmuştu. Sultan Hamid orduyu öldürmüştü. Dört beş yıl içinde ölü canlanamamıştı. Alayları taburları, hatta tümenleri ve daha yukarı birlikleri sevk ve idare edebilecek binbaşı, albay ve general yok gibi idi. Yoksa silah bakımından düşmanlardan üstün ve sayı bakımından ise pek aşağı değildik. Redif Tümenlerinin savaş kabiliyeti ve disiplin ve intizamları pek geri idi. Türk Ordusu harbi Balkan savaşından sonra Birinci Cihan Savaşı’na kadar süren iki yıl içinde öğrenmiştir. Bu da seksen kadar Alman öğretmenin enerjik çalışmaları sayesinde olmuştur.
Sayfa 49
Gayri medeni silah
Bizim tümen Klıt cephesinden alınarak aşağıdan yani güneyden gelen İngilizleri karşılamak üzere gönderildiği zaman, Küt karşısında kalan birliklerimiz, Bağdat'ta hükümet konağı önünde durmakta olan ve zannedersem 46 santimetre çapındaki, Sultan :V1urat zamanından kalma eski topu cepheye getirmişler. Bunun dört adet içi boş demir güllesi varmış. Bu yuvarlak gülleleri kara barut ve demir parçaları ile doldurarak ve bir de fitil takarak İngiliz siperlerine atmışlar. Müthiş gürültü yapmış. İngilizler Cenevre Antlaşması'na aykırı gayri medeni silah kullanıyormuşuz diye protesto etmişler. Bunu sonradan bir arkadaştan dinlemiştim
Türk askerine maaşın yetmediğine dair
Türkiye'ye dönünce, artık küçülmüş ve perişan olmuş bir memlekette orduda iş görülmeyeceği için herkes geçimini sağlayacak yeni bir meslek seçimi fikrini ortaya atardı. Bu arada Mareşal Fevzi Çakmak dahi, İstanbul şehri kenarında bir yerde bir ahır tedarik edilerek Kırım ineklerini getirtip, sütçülük yapmak düşüncesini ileri sürerdi ve orada kendisi ile ortak olacak arkadaşlarını bile sağlamıştı.
Yabancı memleketlerden her türlü yardımlar gören, sınır dışından gelen propagandalarla zehirlenen Hıristiyan azınlıklar aynı vatan içindeki Türkleri ve Osmanlı Hükümeti'ni küçümsüyorlar ve tahkir ediyorlardı. Kapitülasyonlara dayanan yabancılar ise aklı başında her Türk'ün dayanamayacağı derecede şımarık idiler. Hiç unutmam, Harp Okulu'nda öğrenci iken, bir cuma günü Galata rıhtımında dolaşa­rak Tophane'ye doğru gidiyordum. Rıhtıma yanaşmış olan büyük bir sey­yah vapuru kalkmak üzereydi. Birçok seyyahlar ellerinde paketlerle vapura dönmekte idiler. Vapurun kıç güvertesinde çoğu kadın bir grup halka ol­muş, ortalarında yaşlıca bir adam çarşıdan aldığı kalıpsız ve kıpkırmızı bir fesi kulaklarına kadar geçirmiş, çırpınarak ve horoz gibi öterek kadınları güldürüyordu. Fes o zaman bizim milli serpuşumuz idi. Bu serpuşu, Türk vatanında bir alay vasıtası yapmak terbiyesizlik idi.
Reklam
34 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.