Rauf Ahmed Müceddidi

Rauf Ahmed MüceddidiMarifet Deryasından İnciler yazarı
Yazar
9.2/10
9 Kişi
47
Okunma
7
Beğeni
678
Görüntülenme

Rauf Ahmed Müceddidi Sözleri ve Alıntıları

Rauf Ahmed Müceddidi sözleri ve alıntılarını, Rauf Ahmed Müceddidi kitap alıntılarını, Rauf Ahmed Müceddidi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Demişler ki kalp boş durmaz. Mâsivaya veya matluba bağlanır. İnsan uyanık olduğu müddetçe, beş duyu organı casus gibi âlemin haberlerini kalbe ulaştırır, kalpte dağınıklık meydana getirir. Kalbin sahibi kalbine teveccüh edince, sanki kalbin etrafında bu teveccühten bir kale meydana gelir. Dışarıdaki haberlerin kalbe ulaşmasına mani olur. Bu sırada gönül en yüksek maksada bağlanır. Çünkü kalp boş durmaz. Mâsiva düşüncelerinden alıkonunca çaresiz kalır. Asıl maksada dönmekten başka işi kalmaz.
Huzur, kalbin Allah isminin manasına teveccüh etmesidir. Nasıl ki başta iki göz vardır, kalpte de bir göz hâsıl olur ve bu göz hakiki sevgilinin cemaline bakarak hayran kalır. Hâce Bahâeddin-i Nakşibend hazretleri (kudise sırruhû)
Reklam
Kırk senedir gözümün önüne seyretmem için cennetin kapılarını açıyorlar. Ben gözümü başkasından emanet aldım, ondan başkasına bakmam. Şeyh Mimşâd ed-Dîneverî hazretleri (kuddise sırrıhû)
Kişi iftitâh tekbirini alıp namaza durduğunda, ayaktayken, bedenim ve kalbim Allah Teâlâ’nın huzurunda durmakta, rükûa varınca, bedenim ve kalbim yüce Allah’ın huzurunda rüku ediyor, secdeye varınca, bedenim ve kalbim bargâh-ı kibriyâda (Hak Teâlâ’nın huzurunda) secde ediyor diye düşünür. Ya Rabbi! Bedenim ve hayalim sana secde etti. Kalbim sana iman etti.
Ümmette fazilet
Huzurlarında Resûlullah’ın (sav) ashabının faziletinden söz açıldı. Abdullah-ı Dihlevî hazretleri buyurdular ki: “Bütün ümmetin en faziletlisi ve en şereflisi Hulefâ-yi Râşidin’dir. Yeryüzünün dört yanına hidayet, bu dört halife vasıtasıyla ulaşmıştır. Onlardan sonra ümmetin en üstünü aşere-i mübeşşeredir. Hiçbir kimse onların kemalinin yüzde birine ulaşamamıştır. Böyle bir müjde onlardan başkası hakkında hiç işitilmemiştir. Bunlardan sonra Bedir Savaşı’na katılan sahabiler gelir. Onların her biri şehadet ve vilayet semasının parlayan ayıdır. Bu sahabilerden sonra ümmetin en üstünü Bey’atürrıdvân’da bulunan ashâb-ı kirâmdır. Bu sahabiler ağaç altında Resûlullah’a (sav) biat edip iman nehrinin suyuna kanmışlardır. Sonra ashâb-ı Uhud’dur. Bütün ümmetin evliyası, onlardan birinin derecesine ulaşamamıştır. Bunlardan sonra diğer bütün ashap gelir. Zamanın ve zeminin serveri Hz. Peygamber’e iman ederek onu gören veya Resûlullah’ın kendisini gördüğü her kimse, o büyüklerin zümresine dahildir.”
Ruh, bedeni ayakta tutan ve görünmeyen varlıktır. Beden ise görünen bir yoktur. Bedenin her zerresi ruhun gücüyle hareket eder. Yoksa beden asla iş yapamaz. Ruhun bedenin her zerresi ile beraberliği vardır. Bunun gibi vâcibü’l-vücûd olan Allah Teâlâ, bütün mahlûkları varlıkta tutmaktadır. O hareket ettirmeden varlıkların hiçbir zerresinin hareket etmesi mümkün değildir. Bütün âlemi varlıkta tutan O’dur.
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
Âşığı belaya müptela etmek, ona gam ve keder vermek, nazlı mâşukun âşığının aşkındaki sadakatini anlamak için imtihandır.
Bir gönlüm var ama o gönülde yüz türlü mahrumiyet var. Kanlı gözüm yenimde, göz yaşımda tûfan var. Kıyamet gününde herkes elinde defteriyle gelir, ben ise sevgilinin tasviriyle orada olurum. Hâce Muhammed Can Kudsî-i Meşhedî
mü'minin aslî maksadı
“Yâ Rabbî! Benim maksûdum Sensin ve Senin rızândır. Bana muhabbetini ve ma’rifetini ver”
Sayfa 15
Aczimi biliyorum, ileriye gidilmez, Ki, Onun cemâline bakmaya gücüm yetmez.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Yemeğe Besmele ile başlamak sünnetdir.
Yine buyurdular ki: Yemeğe Besmele ile başlamak sünnetdir. Nitekim hadîs-i şerîfde şöyle bildirilmişdir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” yemeğe “Bismillah” diyerek başlardı. (Sizden biriniz yemek yiyeceği zemân Bismillah desin. Eğer unutursa, hâtırlayınca başı ve sonu için Bismillah desin) buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, Müsned-i Ahmedde ve İbni Mâcede rivâyet edildi. Bir hadîs-i şerîfde de buyurdu ki: (Besmele çekilmeyen yemekden şeytân yir) Bu hadîs-i şerîf, Müsned-i Ahmedde ve Müslimde rivâyet edildi. Eshâb-ı kirâm dediler ki: Yâ Resûlallah! Yemek yiyoruz doymuyoruz. Buyurdular ki: (Her hâlde siz yemeği ayrı kablarda yiyorsunuz). Evet dediler. Buyurdular ki: (Bir kabdan birlikde ve Besmele ile yiyiniz). Bu hadîs-i şerîf, Müsned-i Ahmedde ve Sünen Ebû Dâvüdda rivâyet edilmişdir. Sonra Hazret-i Îşân buyurdu ki: Yemek yirken Besmele ile başlamak, yemekden şehvânî ve nefsânî kuvvet hâsıl olmaması için, aksine, o yemek ile sırf ibâdet ve tâ’ate kuvvet vermesi için Allahü teâlâdan yardım istemekdir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Her sabâh, dallarda, çimende kuşlar, Kendi dilleriyle seni anarlar.
Sayfa 120Kitabı okudu
Kuş gibi kalb yumurtası üzerine bekçi ol, Ondan sana mestlik, aşk, kahkaha doğmakdadır. Bilinmez, seherde mi, gece mi çıkmakdadır, Var git gönül kapısında oturup bekle yâri.
Sayfa 102Kitabı okudu
Gözümü ve gönlümü başka ne meşgûl eder, Gözüm hep seni arar, gönül hep seni ister. Nerede ve kiminle, ne hâlde olsam ey yâr, Gönlüm seni arzûlar, gözümde hayâlin var.
Sayfa 100Kitabı okudu
185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.