Çok satan, çok okunan(burası kuşkulu) ve belirli bir popülarite kazanmış kitaplara karşı hep önyargı taşımışımdır. Bunun geçerli ve belirli bir sebebi yok. Olamaz da. Zira bir kitap çok satıyor diye illa ki nitelikli ya da niteliksiz olacak diye kural ya da temayül yok. Zaman içinde bu önyargımı kırmaya çalışıyorum, uğraş veriyorum.
Ray Bradbury'nin Fahrenheit 451 isimli kitabı için de aynı görüşteydim. Çok satıyorsa ben okumamalıydım. Zamanla kitap önüme çok çıktıkça konusunu merak eder oldum. Konusunu okudum ilgimi çekti. Kitap kağıdı kaç derecede tutuşur. İlginç bir soru. Kitabın başlangıcını da okudum ve edinmeye karar verdim.
"Yakmak bir zevkti" diye başlıyor ve ilginç konusuyla okuyucucuyu yani beni sürüklüyordu. Distopya konulu roman okumadım ve ilgimi çeken bir alan değil. Buna mukabil gelecekte olabilecek olanları, baskıcı rejimleri ve onların kitap ve kültür konusunda düşmanca olabilecek tavırlarını düşündüğümde kitabın gerçekten ilgiyle okunabilecek bir kurmaca metin olduğunu gördüm. Alıntılanabilecek bazı pasajların günümüzü anlattığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Salt içerik açısından da değil. Bradbury'nin dili, betimlemeleri çok etkileyici. İyi bir edebiyat eserinin, kurmaca metnin veya romanın nasıl olması gerektiğine dair çok sarih ve ders niteliğinde bir eser. Kurmaca ile ilgilenen, distopik roman okuyan okuyucular Fahrenheit 451'i mutlaka okumalı ve üzerinde düşünmelidirler.