Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rebecca Solnit

Rebecca SolnitBana Bilgiçlik Taslayan Adamlar yazarı
Yazar
8.4/10
130 Kişi
483
Okunma
56
Beğeni
5,7bin
Görüntülenme

Rebecca Solnit Gönderileri

Rebecca Solnit kitaplarını, Rebecca Solnit sözleri ve alıntılarını, Rebecca Solnit yazarlarını, Rebecca Solnit yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Açık Kapı
“Ormanda kaybolmak her zaman şaşırtıcı, akılda kalıcı ve değerli bir tecrübedir,” diye yazıyordu Walden’da. “Tamamen kaybolana veya başka bir yöne çevrilene kadar doğanın enginliğini ve o enginlik içinde gizlediği tuhaflığı takdir etmekte güçlük çekeriz. Oysa, bir insanın bu dünyada kaybolması için gözleri kapalıyken kendi etrafında bir kez dönmesi yeter de artar bile. Kaybolana kadar, başka bir ifadeyle dünyayı kaybedene kadar, kendimizi bulmak gayesiyle atacağımız bütün adımlar nafile bir çabadan ibarettir. Zira, nerede olduğumuzu, neler düşündüğümüzü ve düşüncelerin ilişkilerimizi sonsuz uzantılarıyla sürdürdüğü bağlantıyı ancak o zaman fark ederiz.” Burada Thoreau, İncil’de ki o soruyla oyun oynuyor aslında: Bütün dünyayı kazanmış ama ruhunu kaybetmiş bir insan gerçekte ne kazanmıştır? Bir başka açıdan bakıldığında, önemli olan bütün dünyayı kaybetmek, onun içinde kaybolmak ve bütün bu aşamalardan sonra ruhunu bulmaktır.
''Öfke ve arzu aynı potadadır, öy­lesine iç içe geçmişlerdir ki sonuç Eros'u Thanatos'a, sevgiyi ölüme çevirme tehdidini de beraberinde getirir, bazen gerçek anlamda.''
Reklam
''Şiddet öncelikle oto­riter bir doğaya sahip. Başlangıç noktası şu önerme: Benim seni kontrol etmeye hakkım var.''
''Şiddetin bir ırkı, sınıfı, dini ya da milliyeti yok, ama şiddetin bir cinsiyeti var.''
Açık Kapı
Karanlıkta kapıyı bilinmeyen için açık bırak! En önemli şeyler oradan gelecektir, hatta kendine bile ancak bu kapıdan ulaşabilirsin; gitmeyi düşündüğünde de yine o kapıdan çıkarsın.
32 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Birini çok sevdiğinizde, o tıpkı sevgi gibi görünür..
“Bazı insanlar birini öylesine sever ki onun nasıl göründüğünü bile unutur…Birini çok sevdiğinizde, o tıpkı sevgi gibi görünür.” Bildiğimiz Sindirella hikayesini yeniden yazmış Solnit. Hikayenin çerçevesi değişmemiş değişmesine ama bu hikayenin en ihtişamlı yerlerinde birkaç ekleme çıkarma yapıvermiş. Küçük kız çocuklarının okuyup zihnine muhteşem elbiseler, balolar ve zengin, yakışıklı bir Prens kodladığı hikayeye çocukları ürkütmeyecek bir baltayla dalmış sanki. Harika elbiseler giymek seni güzel bir kadın yapar, güzel bir kadın olmak seni mutlu etmeye yeter (mi?). Sevilmek için güzel olmak gerekir (mi?). Tüm kızlar yoksulluktan ve zorluklardan zengin ve yakışıklı bir prensle evlenerek kurtulur (mu?) Tüm masallar kalabalık ve mutlu bir düğünle biter (mi?). Prens’le sadece arkadaş olan Sindirella’nın kendine ait bir pastacı dükkanı açmasıyla biten bu masalı kız çocuklarına okumalı. Sindirella o parlak, harika görünen ama rahatsız cam ayakkabıları dükkanın vitrinine süs olarak koyup rahat çizmelerini ayağına geçirdiğinde birlikte gülümsemeli. Hay aklınla bin yaşa Solnit
Sindirella - Özgürlük Kedisi
Sindirella - Özgürlük KedisiRebecca Solnit · Dinozor Çocuk · 202141 okunma
Reklam
Adına gelecekte artık feminizm demeyeceğimiz bir hareket sanıyorum erkekler hakkında da daha derin araştırmalar yapmak durumunda olacak. Feminizm bugüne dek tüm insanlığı dönüştürmek için uğraş verdi; bu projeye destek veren pek çok erkek var. Ama feminizmin erkeklere ne gibi faydalar sağlayacağı ya da statükonun erkeklere nasıl zarar verdiği gibi konularda çok daha fazla düşünmemiz gerekiyor. Şiddetin sürmesine neden olan, tehditler yağdıran, nefret söylemleri ile kadına karşı zulmü körükleyen bu yaygaracı gönüllü polis kuvvetinin ve onları yüreklendiren kültürün de incelenmesi gerekiyor.
Sayfa 125Kitabı okudu
Ben gençken, büyük bir üniversitenin kampüsünde kadınlara tecavüz edilirdi, üniversite yetkilileri de tepkilerini kadın öğrencilere hava karardıktan sonra yalnız dışarı çıkmamalarını, hatta hiç çıkmamalarını söyleyerek ortaya koyarlardı. Evine dön. Bazı muzip arkadaşlar duruma çare olacak başka bir öneriyi duyuran afişler astılar panolara; hava karardıktan sonra bütün erkekler kampüsü terk etmeliydi. Bu da en az diğeri kadar mantıklı bir çözümdü, ama erkekler sırf bir adam şiddete başvuruyor diye ortadan kaybolmalarının, hareket ve katılım özgürlüklerinin elinden alınmasının talep ediliyor olmasına inanamıyorlardı. Kirli savaşta insanların yok edilmesinin suç olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Peki ya milyonlarca yıldır kadınların kamusal alanlardan soy ağaçlarından silinip yok edilmesine ne demeli? Kadının hukuki olarak kendini savunma ve yaşama hakkının elinden alınması da suç değil mi?
"İnsan hakları" Fransız Devrimi' nin bize kazandırdığı çok güçlü terimlerden bir tanesi, ama kadın haklarının da bu haklara dahil olup olmadığı bugün hala soru işareti.
Zayıf olmama şaşmamalı, kadınların zayıf oldukları için, mümkün olduğunca az yer kapladıkları, tamamen ortadan kaybolmanın eşiğinde olduk­ları için böyle övülmelerine şaşmamalı, bazılarımızın sırf yeter­ siz beslendiği için tıpkı topraklarından feragat eden ülkeler gibi, varlığı tamamen silinene kadar geri çekilen ordular gibi ortadan kaybolmasına şaşmamalı.
Reklam
Hiç kimse yeteri kadar güzel değildir, ayrıca herkes sizi yargı­lamakta özgürdür.
Sorun aslında bedenler değil, maruz bırakıldıkları amansız incelemeler. Sorun kadın olmak. Ya da erkeklere tabi bir kadın olmak.
Onu öldürmek için elimden geleni yaptım. Eğer bir mahkemede bu eylemi savunmam gerekseydi nefsi müdafaa olduğunu söylerdim. Evdeki Meleği Öldürmek bir kadın yazarın uğraşının parçasıydı. Melek ölmüştü ölmesine, peki geriye ne kalmıştı? Geriye kalanın basit ve sıradan bir nesne olduğunu söyleyebilirsiniz; yatak odasında, masasında mürekkep hokkasına bakarak oturan genç kadın. Bir diğer deyişle, yakayı o sahtekarlıktan kurtaran genç kadının, kendisi olmaktan başka çaresi kalmamıştır. İyi ama ‘kendisi kimdi,? Yani bir kadın nedir? Emin olun bilmiyorum. Sizin de bildiğinizi sanmıyorum.
Vücudumun kusurlu olduğuna kaniydim. Uzun, ince, beyaz bir vücuttu, aslında bir bütün olarak kültürün kadın bedenini nasıl değerlendirip puanlandırdığı düşünülürse bu vücudun ide­al olması gerekirdi. Fakat ben kendi vücudumu hatalar, kusurlar, kesin ve müstakbel utançlar silsilesi olarak görüyordum. Kadın bedeniyle ilgili kurallar katıydı, idealden fazla uzak değilseniz bile aranızdaki mesafeyi daima ölçebilirdiniz.
Belki de ben her zaman cevaplardan çok sorularla yaşayaca­ğım. Seninkiler neler? Nerede hoş karşılanıyor, kabul görüyorsun? Orada sana ne kadar yer var, sokakta, işinde, sohbette nerede yolun ya da sözün kesiliyor?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.