Recep Genel

Recep GenelTanrının Çorbasını İçmiştik yazarı
Yazar
8.0/10
1 Kişi
4
Okunma
2
Beğeni
455
Görüntülenme

Hakkında

1968 yılında kayseri'de doğmuş, istanbul üniversitesi iletişim fakültesi mezunu yazar. 1993'ten bu yana gazetecilik, editörlük, yayın yönetmenliği gibi sıfatları da eklemiş bünyesine. ilk romanı biliyorumkadın, bir sonraki tanrının çorbasını içmiştik.
Unvan:
Gazeteci, Yazar
Doğum:
Kayseri, 1968

Okurlar

2 okur beğendi.
4 okur okudu.
1 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kendisini dünyanın kör bir yerinde gibi hissediyor, milyonlarca yıldızdan biri olan dünyanın bir köşesinde, tek başına olmanın acısını ilk kez duyumsuyordu. Farklı zaman dilimlerinde, farklı hayatlar sürmüş, hepsinin de acılan gelip bu akşam içine çöreklenmiş gibiydi...
Unutmak için de anlatmak için de erkendi ... Henüz her şeyin başıydı. Çerkesler, yerleştikleri bu topraklarda, unutmanın, geçmişlerini yitirmenin acısını yeni yeni tadıyorlardı. Yıllar sonra, yitirdikleri benliklerinin yerine koyabilecekleri bir aidiyet biçimine asla sahip olamayacaklarını anlayacaklardı.
Sayfa 191
Reklam
Ekinler batıya doğru sarararak yayla boyunca akıyor, bozkırdan yayılan baygın kokular, bir çiçekten diğerine kilometreler boyu yol alıyordu. Yazın en güzel günleri başlamıştı. ılık rüzgarlar, yaylada genç kızların eteklerindeki bereketli çağrılar gibi kıvrılıyordu...
Sayfa 126
Zamanlı bir bilgelikle kar yağıyordu , her şey ve hiçbir şey gibi ... Herkese ve her şeye eşit mesafeyle ve usulca .. .
Sayfa 10
Eğer kader diye bir şey varsa, bu, insanın attığı adımların, çok ilerilerde bir yerlerde kendi izdüşümünü yaratması olmalı . lnsanlar kendi hayatlarına, geçmiş ve gelecek çizgisi koymadan, tepeden bakma şansına sahip olabilselerdi , çok önceleri attıkları bir adımın, farkında olmadan, yıllar sonrasında bir yerlerde ayak izi bıraktığını görebilirlerdi. Geçmişe ve geleceğe tepeden bakanlar, insanın attığı her adımın yakın ve uzak gelecekteki izdüşümlerini görebilir, yine bütün canlılann hareketleri aynı düzlemde kontrol edilebilseydi, rastlantı denilen kesişmeler de bu eksendeki yerini alabilirdi
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
1930 lu yıllarda Uzunyayla'da başlayıp İstanbula uzanan,farklı etnik gruplara ait insanların Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış oldukları acılarla dolu bir var olma serüveni..Bana hitap etmedi bu tarz kitapları pek sevmediğim için okurken çok sıkıldım ama yarım da bırakmak istemedim..Bu tarz okumayı sevenler beğenebilir.. Henüz her şeyin başıydı. Unutmak için de anlatmak için de erkendi... Çerkesler, bir taraftan sürgünde yaşamanın acıları ile boğuşurlarken, diğer yandan yeni yurtlarının bir parçası olarak kabul edilmek için çaba harcıyorlardı. Zaman içinde, yitirdikleri benliklerinin yerine koyabilecek bir şeye hiçbir zaman sahip lamayacaklarını idrak edeceklerdi... Bu ülkenin bütün göçmenleri,bu ülkeden kopan tüm mülteciler gibi...” "İstanbul’dan ayrıldığı andan başlayarak, sadece Hattu Aslen’di. Ve Hattu Aslen, İstanbul nedir bilmezdi. İstanbul’u sadece Aslan Güzelyurt görmüştü ve bir bedende iki ruh taşıyordu. Aslan Güzelyurt ne zaman İstanbul’dan ayrılmak istese, acıya boğulur, öksüzleşir; ne zamanki onu taşıyan araç Pazarören’den çıkıp Pınarbaşı’na doğru yol alsa, Hattu Aslen’in içini özlem basar, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi olur ve kapılarının önüne ulaşıncaya kadar, yerlerini ezbere bildiği her değirmenin, her iğdenin, her söğüdün izini sürerdi... Yine Uzunyayla’daydı. Ve her ne kadar kendisini buraya ait hissetmese de, burada Hattu Aslen olmak, kabul etsin ya da etmesin, Aslan Güzelyurt olmaktan daha iyiydi.
Tanrının Çorbasını İçmiştik
Tanrının Çorbasını İçmiştikRecep Genel · İthaki Yayınları · 20094 okunma