Hayat, dalında öylece duran, iştah kabartan sulu bir elmayı durup dururken delen puşt bir kurt gibi parçaladı yüreğimizi. Bilirsiniz mutlaka bir şeyler olması gerekir. İşin matematiği budur. Sizin anlayacağınız öyle bedavadan yaratılmak yok. Yaşadığını anlaması için acı çekmesi gerek insanoğlunun. Biz de payımızı aldık yaratılış faturamızdan. Ruhumuz çaresizliğin ateşiyle kavruldu.
Bilmediğim bir hissin esiriyim. Sahipsiz bir uçurtma gibi ruhum. Her yerin yabancısı, kendi hikâyesinde bile ana karakter olamayan bir hikâyeci, sevdiğini alamamış yarım bir adam.
Mesela neden hiçbir yere sığamadığıma bir cevap versin bana hayvanım. Sokaklara, evlere, odalara sığamayacak kadar büyükken ruhum, neden görmüyor beni insanlar?