Rekin Teksoy İletileri
Rekin Teksoy iletilerini, Rekin Teksoy okur görüşlerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Federico Fellini?
"İtalyan sinemasının belki de en özgün yaratıcı yönetmeni Federico Fellini
( 1920-1993) Rimini'de doğdu. Yönetmen, filmlerinde sık sık değindiği çocukluk dönemini hiç anımsamadığını, anılarını uydurduğunu söylese de, çocukluk
dönemini etkileyen üç öğenin Katoliklik, faşizm ve sirk dünyası olduğu bilinir."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.797
Şehir ışıkları (1931):
Gözleri görmeyen bir çiçekçi kız, sarhoş olunca kötü yanlarından arınan bir milyoner ile kızın gözlerini açtırmak için milyonerin parasını kullanıp hapse girmeyi göze alan Şarlo arasındaki ilişkiler, kahkahayla hüznü ustaca birleştirirken, toplumun bireyi nasıl ezebildiğini de vurgular. Milyonerin sarhoşken Şarlo'ya sarılıp, ayılınca kovduğu, Şarlo'nun boks yaptığı, çöp topladığı sahnelerdeki dayanılmaz güldürüye karşın, film içerdiği hüzünle klasikleşir. Mahallenin çocuklarınca alaya alınan, hapisten yeni çıkmış, bastonsuz kalmış Şarlo'yu tanıyan çiçekçi kızın yüzündeki şaşkınlığa, Şarlo'nun gözlerinde, acıyla sevincin iç içe geçtiği benzersiz bir bakış karşılık verdiğinde, sinema tarihinin unutulmayacak görüntülerinden birini yaratmış olur Chaplin."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.110
"Muhsin Ertuğrul'un yönettiği lstanbul'da Bir Facia-i Aşk (1922) Türk sinemasında yeni bir dönem başlatan filmdir. Celal Esat'ın (Arseven) Almanya'da arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Transorient Yapımevi adına çektiği Faust uyarlaması Die Tote Wacht (Ölü Uyanıyor, 1917) ise yurt dışında çekilen ilk Türk filmidir."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.68
İzleyin, izlettirin
"19. yüzyılın son çeyreği başlarken yaşanılan ekonomik bunalımın sona erdiği ileri sürülse de, insanlar altın bulmak amacıyla Kanada'nın Alaska sınırındaki Klondike kasabasına ve Alaska'ya akın ediyordu. Aradan otuz yıl geçtikten sonra, Charles Chaplin Altına Hücum'da benzersiz mizahıyla bu olayı ölümsüzleştirecekti."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.27
"Şiirlere, oyunlara, romanlara, filmlere konu olan Sacco-Vanzetti davası adalet tarihine kara bir leke olarak geçti.Einstein, Bernard
Shaw, Romain Rolland'ın da aralarında bulunduğu aydınların karşı çıkmasına
karşın, ölüm cezaları yerine getirildi ( 1927)"
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.216
J'accuse (Suçluyorum, 1919)
"Savaş ve getirdiği yıkım üzerine destansı bir filmdir. Film bireysel acılarla toplumsal acıyı, hem gerçekçi hem de simgeler yüklü bir anlatımla aktarır. Filmin,
barışsever bir şair olan başkişisi, savaşa katıldıktan sonra, en yakın arkadaşını
göz göre göre ölüme göndermiş olan komutanıyla aynı iş yerinin sahibi olur.
İkisi de ölen askerin kızını sever. Komutan kızla evlenince, şair "mutluluk hakkından vazgeçerek", kıza babasını kimin ölüme yolladığını söylemekten vazgeçer."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.176
Erkekler Sarışın Sever (1953)
"Anita Loos'un çok satan kitabından uyarlanan "Gentlemen Prefer Blondes" (Sarışın Bomba, 1953) sarışın Marilyn Monroe ile esmer Jane Russell'ı bir araya getirirken yine cinselliği öne çıkarır. Erkeğin kadın peşinde koşması geleneğini tersyüz ederek, iki güzel kadının Avrupa'ya giden bir transatlantikte koca avına çıkmalarını konu edinir."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.236
Boğaziçi Esrarı(1922)
"Boğaziçi Esrarı, Yakup Kadri'nin (Karaosmanoğlu), bir Bektaşi babasını konu edinen Nur Baba adlı romanından uyarlandı. Başrollerini Emin Beliğ ile Beyaz Rus Madam Sarmatova'nın oynadıkları filmin çekimi sırasında Bektaşiler'in stüdyoyu basıp, dekorları parçalaması üzerine filmin gösterime girmesi ertesi yıla sarktı."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.473
Hiroşima Sevgilim (1958)
"Sert eleştirileri nedeniyle bir yıl önceki festivali izlemesine izin verilmeyen François Truffaut'nın, bu kez yönetmen olarak katıldığı festivalde Les 400 Coups (400 Darbe, 1959) ile en iyi yönetmen ödülünü alması, Alain Resnais'nin yönettiği ve yarışma dışı gösterilen filmi Hiroshima Mon Amour'un (Hiroşima Sevgilim, 1958) büyük ilgi uyandırması ve tartışmalara yol açması, Yeni Dalga akımının doğuşu için yeterli oldu. Böylece, 1945'ten beri sinemada yenilikçi bir çizgi izlemeye çalışan genç yönetmenler kendilerini sinema dünyasına kabul ettirmiş oldular."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.484
Guguk Kuşu (1975)
Ken Kesey'nin Broadway'de tiyatroya da uyarlanan aynı adlı romanından aktarılan ve Jack Nicholson'ın başrolü oynadığı Üne Flew Over The Cuckoo's Nest (Guguk Kuşu, 1975) ise Oscar ödüllerine boğuldu. En iyi film, yönetmen, senaryo, kadın ve erkek oyuncu Oscar'larını kazandı. Bir akıl hastanesindeki bireysel ve toplu davranışları gözlemleyen film, çağdaş toplumun, bu arada Amerikan toplumunun bireyi nasıl sıradanlaştırdığını vurgular."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.442
"Umberto Eco'nun romanından
uyarlanan ve başrolü Sean Connery'nin oynadığı Le Nom de la Rose (Gülün
Adı, 1986) ise romanın felsefi içeriğinden soyutlanınca, görselliği öne çıkan
bir serüven filmine dönüştü.
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.832
"Şarkıcı Renaud ile Gerard Depardieu'yü bir araya getiren Germinal ( 1993) ise Emile Zola'nın romanının en başarılı uyarlamalarından birini oluşturdu."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.831
Costa Gavras
"Filistin-İsrail çatışmasına bir aşk
öyküsü aracılığıyla değinen Hanna K. (1983 ), güldürmeyen bir güldürü olan
Conseil de Famille (Aile Konseyi, 1986), yönetmenin önemli çalışmaları arasında yer almaz."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.828
"Western türünün ilk büyük oyuncusu
olan William S. Hart ilk kez 'The Bargain'da (Sözleşme, 1914) dikkati çekti. Özellikle bu filmden sonra William S. Hart, adaleti yerine getirmek için gerektiğinde yasaları bile hiçe sayan, attığını vuran, gözüpek kovboy efsanesinin başlatıcısı ve daha sonraki yılların sözgelimi bir Gary Cooper'ın, bir Montgomery Clift'inin öncüsü oldu."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.84
Roberto Benigni
"Yine başrolü de üstlendiği La Vita e Bella
(Hayat Güzeldir, 1998) bir toplama kampının çirkinliklerini küçük oğluna hissettirmemeye çalışan bir babanın çabasını, büyük duyarlıklar içeren hüzünlü bir güldürü ortamında aktardı. Yönetmenin başrolü de oynadığı, Collodi'nin
ünlü çocuk klasiği Pinocchio (2002) uyarlaması ise kitaba bağlı kalan ve özel efektlere de yer veren başarılı bir film oldu."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi s.854