Rugeshi Ana, hem bağımsız olmayı hem de evlenip eş olmayı istemelerini anlayamıyor. Onları bir erkek için kavga ederken görmek Rugeshi' ye korku veriyor.
Başarının anahtarı anahtarda değil, başarının ne olduğunu anlamakta. Bizler arasında, birisinin durumu iyi gidiyorsa, bu hemen çok para kazanması ile ilişkilendirilir. Birikim, sahip olma, nesnelerden büyülenme ve erkekliği veren iktidarın parlaklığı, anaerkilde donuklaşıyor. Gerçek kültürel farklılıklar, tarihsel veya politik değişimler gibi farklılıkları ve hissetme şeklindeki değişiklikleri belirliyor; Öznellik içinde. Mosuolar bazı noktalarda sadece farklı düşünmüyorlar; heyecanlanabiliyorlar, neşeleri kaçabiliyor ya da bizimkilerden farklı nedenlerden dolayı rahatsızlık duyabiliyorlar. Örneğin, para biriktirmeye başlamak sosyal bir değer değil; ne onların rüyalarını süslüyor ne de onları bastan çıkartıyor.
“Çocukken nasıldın?”
“Okulda çok iyi değildim; bu yüzden beni aldılar. Lijiang’a tuz aramaya gittim.”
“Sizleri okuldan almak olağan bir şey mi?”
“Şimdi çok sık olmuyor ama önceden, bir erkek çocuk çalışkan değil ise ve gayret göstermiyorsa, ailesi onu derhâl çalışmalarını bırakması için okuldan alırdı.”
“Peki ya kız çocuklarını?”
“Hayır, kız çocuklarını asla okuldan almazlar.” Önemli bir şeyi unutmuş gibi hemen ekliyor. “Onlar her zaman gayret sarf ediyorlar."
Genellikle çok az agresifler ve herhangi bir şekilde şiddet göstermek onları utandırıyor. Büyükler arasında bir anlaşmazlık varsa kasabanın reisi araya giriyor.
Belki de bu feminen bir baskınlığın işareti olsa gerek: Kavga etmenin, en kötü aşağılık şeylerden birisi, utanç verici bir olay olarak değerlendirilmesi-. Hiçkimse bir başkasına hayvani bir şekilde sinirlenerek üstünlük sağlamıyor. Kadın ev reisleri insanlar arasındaki kabalığı ne hoş görüyorlar ne de kutluyorlar.