Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Richard Sugg

Richard SuggMumyalar, Yamyamlar ve Vampirler yazarı
Yazar
8.3/10
12 Kişi
36
Okunma
0
Beğeni
682
Görüntülenme

Richard Sugg Sözleri ve Alıntıları

Richard Sugg sözleri ve alıntılarını, Richard Sugg kitap alıntılarını, Richard Sugg en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
17. ve 18. yy
Almanya ve Danimarka’da yoksul vatandaşlar darağaçlarının kenarında bekleyip, insan kanı içmek için güçleri yettiğince para ödüyorlardı.
Sayfa 21 - Ketebe Yayınları
Aşırı cinsel faaliyet nedeniyle, fahişelerin iç sıvılarında koku oluştuğu bilinmektedir. Bu yüzden bir kimse onları dayanılmaz kötü kokularından tanıyabilir. Bu inanç hâlâ fahişelere verilen Fransızca isimde gizlidir: “çürümüş” anlamına gelen Latince “putris”ten türetilen “putain” sözcüğü. 1684 yılında yazan bir Praglı keşiş, zina yapan kadınları ele veren kokuyu tanıyabildiğini (kuşkusuz yalnızca erdemli kişilerde olan bir özellik) ileri sürüyordu. 1599 yılında şair Sör John Davies “en iyi kokanlar, kötü kokacak bir şey yapmayanlardır? diyordu.
Sayfa 280 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Erken modern dönem Avrupa'sında iki yüzyılı aşkın bir süre, zengin ve fakir, eğitimli ve cahil herkes az ya da çok rutin bir şekilde yamyamlığa katılmıştı. Mısır mumyalarından ve Kuzey Afrika çölünde kum fırtınasında ölenlerin kurumuş cesetlerinden ilaçlar yapılıyordu. Bu dönemin sonraki yıllarında asılarak idam edilen suçluların cesetleri yeni ve daha az egzotik bir insan eti kaynağı oluşturdu. İnsanın kanı da içiliyordu. Kan bazen kafa kesilerek yapılan idamlardan hemen sonra taze ve sıcak olarak; bazen canlı bir gönüllüden doğrudan alınarak; bazen kimyasal işlemle kurutulmuş, toza dönüştürülmüş veya damıtılmış olarak temin ediliyordu. İnsan yağı diğer tüm parçalardan daha dayanıklıydı. Genellikle krem veya merhem şeklinde harici olarak kullanılıyordu. Kafatası kemiklerinin belli kısımları toz veya sıvı olarak damıtılmış halde yutuluyordu. Londra'daki eczanelerde insan kafataslarının bütün olarak satılık olduğunu görmek mümkündü. Bazılarının üzerinde yosun büyüyordu ve bu yosunlar öğütülerek burun kanamaları ve diğer kanamalı hastalıklarda kullanılıyordu. Hem kafatası kemiği hem de kafatası yosununun otoritelerin çoğunun kabul ettiği üzere tercihen asılma veya boğulma yoluyla şiddet içeren bir ölümle karşılaşmış kişiden alınması gerekiyordu. Bunlar insan bedeninden üretilen en yaygın ilaçlardı. Ama daha sonra göreceğimiz üzere, bazı hekimler ve hastalar için, kafa ile ayak arasında şu veya bu şekilde kullanılamayacak hiçbir şey yoktu: saçlar, beyin, kalp, deri, akciğer, idrar, âdet kanı, plasenta, kulak kiri, salya ve dışkı. Tıbbi yamyamlık bir ölçüde Ortaçağda da uygulanıyordu.
Sayfa 18 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Onaltıncı yüzyılın ortalarında berber-cerrah Leonardo Fioravanti (1517-1588) “insan kanının beşinci özü” için daha büyük iddialarda bulunuyordu: ” inceltilmiş ve işlemden geçirilmiş olması halinde, ölüleri diriltecek kadar faydalı olabilir; ölmek üzere olan kişilere içecek olarak verilebilir.”
Sayfa 45 - Ketebe Yayınları
Erkek giyotin kurbanlarının derisinin “güderiden daha dayanıklı olduğu, bu arada kadınların derisının özellikle “yumuşak ve esnek” olduğu, eski Orleans dukü için dizlik ve Barère ve Vadier valileri için çizme yapmak için kullanıldığını işitiyoruz. Eğer Meudonda yeni cumhuriyet tarafından 45.000 Frank ödenekle insan derisi için özel bir tabakhane kurulmuşsa, 1790'ların kan içmesinden daha sistematik bir şeye bakıyoruz demektir. Meudon tabakhanesinin varlığı kesin değilse de, insan derisi konusunda günümüze ulaşan kitaplardan birçoğunun Fransızca olması -gerçekten de birisi 1793 tarıhli yeni anayasa nüshasıdır-önemlidir.
Sayfa 398 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Bir dul kadın ölen kocasının derisinden, “Şiirlerden oluşan bir hatıra kitabına cilt yaptırırken...”
Sayfa 397 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Avrupalı varisleri olan zengin kozmetik firmaları, Fransa, İngiltere veya Kuzey Amerikadaki ayrıcalıklı vatandaşların yoksulların yağlarını kendi yaşlanan derilerine sürebilmeleri için cinayete ortaklık etmeye hazırdılar. Sonuç kısmında gösterileceği üzere, Güney ve Kuzey Amerika halkları bu çağımızda bile dışarıdan gelen beyazların daha kötü şeyler yapabileceklerine kesin olarak inanmaktadır. Birlikte değerlendirildiğinde, İspanyol ve İngiliz kökenli İrlandalı işgalcilerin davranışları tahrik edicidir. İlki bilinen dünyadan son derece yabancı olduğu için bedenlerinden çekinmeden ilaç yapabilecekleri bir halk bulmak için yolculuğa çıktılar. İngilizlerin ise, bu amacı gerçekleştirmek için, yalnızca İrlanda Denizi'ni geçmeleri yetiyordu.
Sayfa 193 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Kafatası yosunu :D bildiğiniz kafatasında oluşan.
Bitki uzmanı John Gerard kafatası yosununun epilepsiye karşı ve aynı zamanda “öğütülmesi ve belli süre boyunca tatlı şarabın içinde verilmesi halinde çocuklardaki boğmaca öksürüğü için” çok etkili olduğuna dikkat çekmektedir.
Sayfa 38 - Ketebe Yayınları
Reçeteye bak :D
Romalılar olarak cesur ve inançsız oldukları için, insan bedeninin her türlü iç ve dış parçasının tadına bakardı, tırnaklar bile ellerinden kurtulamazdı... Demokritos bazı hastalıkların en iyi yabancılar ve suçluların kanını sürerek tedavi edilebileceğini hayal edip tavsiye ederken; Miletus göz ağrısının insan ödüyle, Artemon epilepsinin insan kafatasıyla, Antheus kasılmaların ölü insan beyninden yapılmış hapla, Apollonius dişeti hastalığının ölü insanların dişleri ile tedavi edilmesini öneriyordu...!
Sayfa 30 - Ketebe Yayınları
VIII. Innocentius
Üç sağlıklı genç, papanın hekimi tarafından adam başı bir dükalık altını vaadiyle kandırıldı. Sonra gençlerde kesi açılarak kanama olması sağlandı. Elbette o dönemde kan çıkarma rutin bir tıbbi prosedürdü. Ancak bu üç genç ölene kadar kan kaybetmeye devam etti. Papa kaybettiği gücünü geri kazanmak için, onların hâlâ taze ve sıcak olan kanını içti. Ama tedavi başarılı olmadı ve Innocentius kısa süre sonra, 25 Temmuzda öldü.
Sayfa 40 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yine aynı ziyarette Browne bir adamın “aynı şekilde idam edildiğini gördü. Kafası yere düşer düşmez ve hâlâ vücudu sandalyedeyken ve sisli Viyana havasına kan ve buhar fışkırmaya devam ederken, Browne “bir adamın elinde bir tencere ile hızla koştugunu ve tencereye boynundan akan kanları doldurduğunu, ayrıca içtiğini ve koşarak oradan uzaklaştığını” gördü. Neler olup bittiğini Browne'ye birisinin anlatmasına gerek yok gibi görünmektedir: “Bunu sara hastalığına deva olarak yapıyordu. Bu ilacı onaylayan bazılarının yazdıklarını okumuştum ve Almanyada da böyle yapanları işitmiştim..."
Sayfa 141 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
İnsan hayatının kutsallığı ve genel fiziksel durumunun iyileştirilmesi ilkesi üzerine kurulan bir alan olan tıp bilimi, üç asırdan fazla süre boyunca ceset bütünlüğünün, insan onurunun ihlali ve zihinsel travmanın sorumlusudur.
Sayfa 173 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Stoker'in romanından yalnızca dört yıl önce, seksolog Richard von Krafft Ebbing, 1893 tarihli Psychopathia Sexualis'inde, bir defasında kendisini kolunda birçok yara izi olan bir evli adamın ziyaret ettiğini anlatıyordu. Krafft-Ebbing'in açıkladığına göre; “genç ve “sinirli” olan karısıyla sevişmek istediğinde, önce kolunda bir kesi açmak zorundaydı. Sonra karısı yarayı emiyor ve bu eylem esnasında cinsel açıdan çok azıyorlardı.
Sayfa 467 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
...tıpla uğraşanlar ne amaçla yapıyordu? Tabular ve sözde “evrensel içgüdüler” zaman içinde bu kadar radikal biçimde nasıl değişti? Doktorların soğuk aldığınızda yatağa yatmanızı önermesine karşın, ilaç firmalarının işe gitmenizi önerdiği bir çağın tıbbı ne kadar rasyonel ve homojendir? Uzun bir süre boyunca tarihçiler tıpkı Arenler gibi davrandılar. Bir bütün olarak tıbbı ve belki de geçmişi, şiddetli yamyamlık suçlamasından korumaya çalıştılar, İyi antropologlar gibi, tıp tarihi çalışanların da geçmişi, tehlikeli derecede yanlış değil, ilginç derecede farklı görmeleri gerekmektedir.
Sayfa 440 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
İlk idamda hata yapmasına rağmen, bu cellat 2014te Oklahoma veya Arizona eyaletlerinde meydana gelen katliamlardakine nazaran daha kısa süre içinde kırk insanı öldürmüştü. ABDde idamların ne kadar temiz ve kişisellikten uzaklaştırılmış hale geldiği dikkate alındığında, bu “klinik ölümler”in insanilik açısından hâlâ uzman bir kılıçlı celladın yönteminden geri kaldığını görmek şaşırtıcıdır. Üstelik dört yıllık geniş değişimin izini sürdüğümüzde, bir diğer ironi karşısında şaşırıp kalıyoruz. Kafaları kesilenlerin ilaç malzemesi olduğu günlerde, insanlar, şimdi ilaçla öldürülenlerden çok daha kolay öldürülüyorlardı. Modern eczacılık bilimi bütün gücüne rağmen, Wood'u, damarlarına enjekte edilen “sakinleştirici medazolam ve ağrı kesici hidromorfin" yüzünden kıyıya vurmuş bir balık gibi nefes almaya çalışır halde" çırpınmaya mahkum etti.
Sayfa 150 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.