Ediz Hun.. çocukluğumdan beri hayranı olduğum beyaz atlı prens.. Hep zarif hep kibar hep bir beyefendi. Kendisi ile 10 kişiydiler adlı tiyatrosunda bir iki kelam etme şansını yakaladığımda ilk söylediğim şey Allahım ne kadar zarif ve ne kadar yakışıklı idi.
Şu anda 82 yaşında, Allah uzun sağlıklı ömürler versin. Her yaşının hakkını fazlasıyla vermiş, yılları ilmek ilmek dokumuş, bambaşka alanlarda büyük başarılar yakalamış, tutkusu, azmi hiç eksilmemiş bir insan. Hal böyle olunca da kitap daha kıymetli bir hal alıyor, hayatı böylesine dolu dolu yaşamış bir insanın her kelimesi daha etkileyici olabiliyor.
Kitapta Ediz Hun’un sadece sanatçı kimliği ele alınmamış, siyasetçi, akademisyen ve bilim insanı(çevre bilimi) yönlerine de değinilmiş, bu anlamda bilmediğimiz çok şey vurgulanmış, kıymetli tecrübeleri samimi bir dil ile aktarılmıştır. Ben okurken çok keyif aldım, çok etkilendim fakat ne yalan söyleyim biraz da hayıflandım. Kendisini sürekli geliştirmiş,hala da geliştirmeye devam eden bir insan karşısında insanın gözünde boş geçirdiği her an daha çok büyüyor sanırım.
Her zamanın bir ruhu vardır derler, ruhunuz içinde bulunduğu çağa ait hissetmiyorsa, güzel zamanlardan geçmiş insanların kıymetini daha iyi anlama şansına da sahip olabiliyorsunuz sanırım. Ediz Hun’da benim için içinde hiç yaşamadığım, ama ruhen fazlasıyla aşina olduğum dönemlerden bir armağan. Bu durum kitabın değerini daha da arttırıyor haliyle.
Kısacası okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Yaşayacağınız tek pişmanlığın neden daha önce bu kitabı okumamışım olacağını belirterek incelememe burada son veriyorum.