Kaldırımın bir köşesinde oturuyordu. İlgilendirmiyordu onu kısalan yollar, gökdelenler, makineli tüfekler, maaş artışı, enflasyon, sermaye. Balkanlardan gelen soğuk hava dalgaları arasında bir beyit ezberlemişti yalnızca. Dil ile zihni arasında gidip gelirdi o beyit.
.
.
.
"Can verme sakın aşka ki aşk afet-i candır
Aşk afet-i can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevda gamını aşkta her an
Aşk derdinin ki hasılı yalnızca ziyandır"