Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ruşen Keleş

Ruşen KeleşKentleşme Politikası yazarı
Yazar
Çevirmen
8.9/10
36 Kişi
179
Okunma
24
Beğeni
2.701
Görüntülenme

En Beğenilen Ruşen Keleş Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Ruşen Keleş sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ruşen Keleş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uygulanan ya da uygulanması gerektiği halde uygulanmayan kentleşme politikaları sonucunda, çevre değerlerimiz hızla yitip gitmektedir. Ne planlı kalkınma dönemi öncesin de (1960 öncesi), ne de sözde planlı kalkınma döneminde (1960-1980 arası), Türkiye bilinçli ve tutarlı bir kentleşme politikasına sahip olamadı. Köylerden kentlere göçün hızı, biçimi ve coğrafi dağılımı, pazar güçlerinin etkilerine tümüyle terk edildi. Bunun sonucu, kuşkusuz, bugünkü çarpık, düzensiz ve sağlıksız kent ve kentleşme yapısıdır. Büyük kentlerimizdeki yapıların %65'inin kaçak yapılardan oluşuyor olması bu durumun en çarpıcı örneklerindendir. Öte yandan, siyasal iktidarlar sağlıklı bir kentleşme ve çevre koşulları açısından yaşamsal önem taşıyan arsa vurgunculuğuna (spekülasyonuna) karşı gereken duyarlılığı gösteremediler. Bu yönden, Anayasa'nın 35. maddesindeki, iyelik hakkının toplum yararına aykırı olarak kullanılamayacağı kuralına uyulmadı. İyelik hakkının mutlak değil, toplum yararı ile sınırlı bir hak olduğu gerçeği gözardı edildi. Kamu malının da en az özel iyelikteki taşınmaz mallar kadar korun maya hakkı olduğu gerçeği unutuldu. Bunun en çarpıcı örneği de gecekondudur. Bunlarla yakından ilgili bir konu da, Anayasa'nın 44. ve 45. maddelerinde yer alan kurallardır. Çiftçinin topraklandı nılması gibi toplumsal bir amaçla dahi, "ormanların küçül mesi ve diğer toprak ve yer altı servetlerinin azalması" her hangi bir biçimde savunulamaz. Devlet, tarım arazilerinin, çayır ve meraların amaç dışı kullanımını ve tahribini önle mek yükümlülüğü altında bulunduğu halde, bu kurallar kağıt üzerinde bırakılabilmiştir.
Günümüzde tarımsal alanların her kilometrekaresi 370 kişiyi beslemektedir. Nüfus bu hızla artarsa, 2025 yılında her kilometrekare 1370 kişiyi beslemek zorunda kalacak ya da besleyemeyecektir.
Reklam
Toplumsa çevrenin fiziksel çevreye karşı duyarlı olması , toplumun kendi geleceği ile çevre arasındaki ortaklığı görmesi, toplumun neden sonuç ilişkilerini kavrayabilecek bilinç düzeyine erişmesiyle mümkündür.
Çevre sorunları, başta kentin ve kentlinin sorunudur. Bu nedenle kent yönetiminden sorumlu olan belediyeleri yakından ilgilendirir.
Çevre sorunları, kaynakları ve nitelikleri bakımından gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerle geri kalmış yoksul ülkelerde büyük ayrılıklar gösterir.
İkinci Dünya Savaşı henüz başlamadan, ünlü diktatör Hitler'in, ülkesinde 1933 yılında hayvanların korunmasına ilişkin bir yasayı yürürlüğe sokması, insanları kıskandıracak bir çelişkiyi yansıtmaktadır.
Reklam
" PİSLİK İTHALATI "
2007-2015 yılları arasında, Basel Sözleşmesi Sekreterliğine ulaşan ulusal raporların analiziyle hazırlanan tehlikeli atık ve diğer atık türlerinin üretimi ve sınır ötesine taşınmasına ilişkin küresel eğilimlerle ilgili raporda, bu yasağın uygulanmasında başarılı olunamadığı gözlemi yapılmıştır. Rapora göre, Türkiye 9 yıl içinde toplam olarak
Başka alanlarda olduğu gibi, burada da, ezilenler, dar gelirli ve yoksul kitlelerdir. Kendi aile gereksinmelerinden daha çok arsanın iyeliğini elde bulundurarak, topraksız kitlelerin yoksulluktan Kurtulmasını geciktirmek kadar, elindeki an parayı arsaya bağlayarak dondurmak da. ülkenin kalkınması hesabına zararlı bir davranıştır.
Kentleşmeyi yalnız bir nüfus hareketi olarak görmek yeterli değildir. Çünkü, kentleşme hareketini, bir toplumun ekonomik ve toplumsal yapısındaki değişmeler doğurur. O halde, kentleşmenin tanımı, nüfus hareketini yaratan ekonomik ve toplumsal değişmeleri de hesaba katmak zorundadır.
Erozyon gerçekte Türkiye için yeni bir olgu da değil Milattan önce ülkemiz topraklarının %72'si ormanlarla kaplı olduğu halde, bu oran günümüzde yalnız %26'dır. İki bin yıl önce birer liman kenti olan Bafra, Köyceğiz, Silifke ve Tarsus gibi kentler bugün artık denizden kilometrelerce uzakta bulunuyorlar. Ormansızlaşma erozyondan daha az önemli sonuçlar doğuran bir çevre sorunumuz değildir. Ormanlık alanlar Türkiye'nin yüzölçümünün %26 kadarını kapsamakta olmasına karşın, türlü nedenlerle iyi korunabildiklerini söylemeğe olanak yoktur. Etkili ağaçlandırma çalışmalarına karşın, hızlı, plansız ve düzensiz kentleşme, çevre bilincinin düzeyinde ki düşüklüğün etkisiyle de, %90'dan çoğu devlet elinde bulunan ormanlık alanların korunmasını sağlamaya yetmemektedir.
167 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.