Sabahattin Ali kitaplarını, Sabahattin Ali sözleri ve alıntılarını, Sabahattin Ali yazarlarını, Sabahattin Ali yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
çünkü bütün ömrümce susmuş, zihnimden geçen her şey için: ‘bu beni anlamaz!’ demişsem, bu sefer bu kadın için, gene hiçbir esasa dayanmadan, fakat o yanılmaz ilk hisse tabi olarak: ‘İşte bu beni anlar!’ diyordum...
muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. o zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu.
Onu hiç kimsenin anlayamadığı bir şekilde anlayacağımdan, onun ruhunun kendisinin bile farkına varmadığı derinliklerine süzüleceğinden eminim. Ve o da benim ruhumda benim bile bilmediğim şeyler keşfedecektir. Onu kendi vücudumun bir parçası gibi ve her gün biraz artan bir muhabbetle seveceğimi biliyorum. Ve onu birçoklarının aklından bile geçiremeyeceği bir saadete götüreceğimi zannediyorum. Ona her şeyimi, her şeyimi vermek istiyorum. Ondan kendi dimağımın izlerini, kendi eserimi görünceye kadar vermek... Ve bu benim tarafımdan yapılmış bir fedakârlık değildir. Vermek burada benim için bir saadet olacaktır.
bu kız bende hayatımın sonuna kadar bitirmeye imkân olmayan muazzam bir kitap tesiri yaptı. Ve ben o hale geldim ki, bütün kitaplarımı bu anlaşılmaz ve sihirli kitaptan bir satır okumak için feda edebilirdim.
Sabahattin Ali Öldürülmesinden birkaç ay önce 25 Kasım 1947 tarihinde Ali Baba dergisine şöyle yazar :
“ Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer ! Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunla , kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi , kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han , apartman sahibi olmak , sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık . Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar, “ Görüyor musunuz şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor .”
Gerçi etrafları tarafından anlaşılmayan, haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu yalnızlıklarından bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum..