Hocaların Hocası Prof. Dr. Sabahattin Zaim, eskiden Osmanlı Devleti topraklarında bulunan Makedonya’nın İştip Kasabasında, 1926 yılında dünyaya geldi. Ailesi ile birlikte 1934 yılında İstanbul’a yerleşti. Makedonya’da 5 yaşında başladığı eğitimine İstanbul Fatih’te yer alan Fethiye İlkokulu’nda devam etti. Ardından İstanbul Vefa Lisesi’ne giderek 1943 yılında üstün başarı ile mezun oldu. Ülkesine ve milletine daha iyi hizmet edebilme düşüncesi ile Mülkiye (Siyasal Bilimler Fakültesi) imtihanına girdi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ni kazandı. 1947 yılında bu fakülteden mezun olan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, yurdumuzun çeşitli yerlerinde Kaymakam olarak görev yaptı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde asistan olarak akademik hayata adım attı. 1993 yılına kadar İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim üyeliği ve bölüm başkanlığı yaptı.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim, İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinin yanında, 1955 - 1957 yılları arasında ABD Cornell Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. ABD’deki görevinden sonra Almanya Münih Üniversitesi’nde ekonomi üzerine bir süre ders verdi. 1977 - 1979 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliği görevini yürüttü. 1980 – 1982 yılları arasında Suudi Arabistan Cidde Melik Abdülaziz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Sosyo-Teknik Etütler Bölümü’nde ders verdi. 1993 – 1998 yılları arasında Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. 1998 - 2000 yılları arasında YÖK (Yükseköğretim Kurulu) üyeliğinde bulundu. 2003 – 2004 yılları arasında Milletlerarası Saraybosna Üniversitesi (International University of Sarajevo) Kurucu Rektörü olarak çalıştı. 2006 yılından sonra Makedonya Üsküp’teki Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde Mütevelli Heyeti üyesi olarak görevini sürdürdü.
İstanbul’da kurulan Türkiye’nin ilk özel motor fabrikası olan Gümüş Motor (Pancar Motor) kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyeliği ile devlet tarafından Konya’da kurulan TÜMOSAN Motor Fabrikasının ilk yönetim kurulunda üye olarak görev yaptı. Ayrıca İlim Yayma Vakfı ve Cemiyeti kurucu üyeliklerinde bulundu.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim, 10 Eylül 1959'da, Ulya Hanım'la evlenmiş ve 5 çocuk sahibi olmuştur. Prof. Dr. Sabahattin Zaim, 81 yaşında, 10 Aralık 2007 tarihinde, bir Pazar sabahı saat 04.15’de vefat etmiş ve cenazesi Edirnekapı Mezarlığı’ndaki aile kabristanında toprağa verilmiştir.
Ülkemizin yetiştirdiği değerli bir bilim adamı olan Sabahattin Zaim’in ismini kendisinin de kurucu mütevelli heyeti üyeliği yaptığı İlim Yayma Vakfı kurduğu üniversitesine bir vefakârlık örneği olarak vermiştir.
Kahta ile ilgili tarihi araştırmalarımız, Kâhta isminin verilişi ile ilgili bizi iki farklı rivayet götürmüştü. Bu rivayetlerden ilki Hûlagü Han'ın kumandanlarından Kâhta adlı bir beyle ilgiliydi. Bu beyin oymağı o bölgeye yerleşmiş ve onun tarafından Kâhta'nın bulunduğu ovaya verilmiştir. Eğer rivayet doğru ise, oymağın yerleştiğinden dolayı o beldeye bu beyin adı verilmiştir.
İkinci rivayet ise, Asya'da Kazakistan'da Baykal gölünün kuzeyinde bulunan Kâhta adlı küçük bir göl ile ilgili olduğudur. Bende sonralardan haritada o gölün ismini gördüm. Oradan hiç eden bazı boylar gelip Kâhta'nın bulunduğu araziye verilmiştir.
Konferans veren hocalarda da şöyle bir garipliğe şahit olmuştum: Adam konferans vermek üzere salona giriyor, tam konuşmasına başlayacağı sırada iki elini de pantolonunun cebine sokuyordu. İki eli olmasa bile asgari bir elini cebine saldırıyordu. Bir gün onlardan birine neden böyle yaptıklarını sordum. Hiç ummadığım bir cevap verdi: "Kendinizi muhatap alacağınız topluluktan mutlaka daha yüksek göreceksiniz. Yok, eğer önünüzdeki topluluğu kendinizden yüksek görürseniz, mahcup olur, onların karşısında konuşamazsınız. Ama onlara karşı rahat ve özgüvenli davranırsanız, kendinizi iyi hisseder, daha rahat konuşursunuz." Bu psikoloji ile böyle davrandıklarını anlayınca onları mazur gördüm.
İnsan arabaya benzetildiğinde bilgisi, motoru; edebi ve ahlakı da direksiyonudur. Motor ne kadar güçlü olsa da, direksiyon olmayınca o bir işe yaramıyor. O yüzden edep ve ahlâkın bu toplumun fertlerine öğretilmesi gerekiyor.
"Bilindiği gibi geçtiğimiz asırda üç önemli gelişme insanların hayatlarında köklü değişikliklere yol açtı. Bunlardan biri otomobildir; insanları sokağa çıkarttı. Îkincisi televizyondur; insanları tekrar eve kapattı. Üçüncüsü internettir;
insanları dijital bir dünyaya hapsetti."
İnsan kendi ile ne kadar nesnel olabilir sorusu, kişinin kendi hayatını anlatması bakımından ne kadar zor bir dal olduğu söylenir. Üslup tarzı kitabı biçimlendirmesi bakımından tarafsız kalması düşünülemez.. Yaşanılanları tüm çıplaklığı ile ele almak ve bir ömürü bir kitaba sığdırmak zordur..Kitaba gelirsek, çok hacimli, ağırdı, ciltliydi ve tutarken kollarımın bu kadar ağrıdığını çok az bilirim..Bazı kısımların resimli olması da çeşitlilik katılmış beğendim..Okurken ve bitirirken nasıl başlayacak bitecek diye kurgular iken hayatı dolu dolu yaşadığını belirtmek isterim hocanın..Filme konu olabilecek tarzda bir yaşam hikayesi olmuş..Bir çok kişi ile tanışmış, yerli yabancı ve kurumlarla hasbihal etmiş, bazılarının kurucu bünyesinde çalışmış vatan millet din aşkı ile İslam'a hizmet etmiştir. Kendilerinin ismini taşıyan okullara müteakip birde üniversiteye ismi verilmiştir. Rabbim layığıyla muamele etsin... Mekanı cennet olsun inşaallah diyelim..