Göğsünde çarptığını duyunca bir çekicin,
Çürük bir meyve gibi kanla dolunca için,
Hırsla kemireceksin bir bıçağın sapını.
Yere düşünce vinçten kopmuş bir balya gibi,
Ağzından iniltiler akacak salya gibi,
Komşuların duymasın; hadi, kapa kapını.
Ölü bir kurdu nasıl çıkarırlarsa inden,
Yarın seni bekçiler ayıracak evinden,
Odanda dolaşacak ayak izleri kandan.
Çarpacak parmaklığa sedyeden taşan omzun,
Yuvarlanan bir iplik yumağı kadar uzun,
Bir damla kan inecek merdiveni arkandan.
Söyle, dostların varsa gidip çağırayım mı?
Yoksa yavaş gitsinler diye bağırayım mı?
Düşecek kaldırıma yanağından son yaşlar.
Kapat, eğer aralık kalmışsa, gözlerini,
İstersen aç göğsünün delik kalan yerini,
Aç ta görsün yaranı evlerden taşan başlar.