"MESELA" DEDİK!
-"Ya şu ezan Türkçe okunsaydı, koşa koşa camiye giderdik?"
-"Peki... Değil mi ki koşa koşa geleceksiniz, sizin için ezanı Türkçe okuyalım o zaman..."
-"Ama bize Arapça lisanla namaz kılmak da zor geliyor, hani Türkçesiyle kılsak?"
-"Tamam... Siz Türkçesiyle kılın bari..."
-"Ya bize abdest almak da zor geliyor, şu abdest almak olmasaydı hani? Ne güzel olurdu!"
-"Hadi siz abdest almadan kılın madem..."
-"Peki camiye ayakkabıyla girsek?"
-"Girin de, ayakkabıyla girin hadi..."
-"Ya bizim dizlerimizde menüsküs var, caminin içinde sıralar olsa, sıralarda oturarak kılsak? Hani kiliselerdeki gibi..."
Vallahi de dertleri bu, billahi de dertleri bu! Sonunda işi oraya kadar götürürler.
Köftehorlar!
Bundan 5-6 sene önceydi. Bulgurlu'da bir işim vardı, onu gördüm, geri döneceğim. Göztepe köprüsüne gidecek belediye otobüsü bekledim bir müddet... Sonra da "Aman Sadeddin" dedim. "Ne bekliyorsun? Yokuş aşağı sal kendini..."
İkinci Köprü'yle Çamlıca'yı buluşturan yolun üstündeki köprüyü geçince sağda ufak bir cami
ARTIK BUNU GÜNÜBİRLİK YAZMAK ZORUNDA HİSSEDİYORUM KENDİMİ...
* "Dahi" anlamına gelen "de"ler, "da"lar ayrı yazılır. Örneğin:
Ahmet de gelecek...
* Soru eki "mi" ayrı yazılır. Örneğin:
Ahmet de gelecek mi?
* İlki eki "ki" ayrı yazılır. Örneğin:
Öyle ki, buna ben bile şaşırdım.
Hepsine tek örnek:
Ahmet de, gelecek mi ki?