Sadık Güneş

Sadık GüneşEnformasyon Toplumunun Putları yazarı
Yazar
7.0/10
1 Kişi
8
Okunma
0
Beğeni
198
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

8 okur okudu.
5 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Güvenin zayıfladığı bir ortamda hak ve hakkaniyet duyguları birey için yüktür.
Sayfa 179Kitabı okudu
Modern bireyin kitlelerin içinde eriyip yok olmayan hiçbir duygusu, düşüncesi, eğilimi yoktur. Modern birey hayatında nesnel, rasyonel, özerk anlamlandırmalara yarayacak hiçbir araca sahip değildir.
Reklam
Gerçekten televizyon, söylediği her sözü görüntülerle ifade etmek çaresizliği içinde görsel bir dile yaslanır. Televizyonun sağladığı bu imkan(sızlık) anlatılmak istenen her şeyin çeşitli görüntülerle desteklenebileceği yanlış düşüncesini pekiştirmektedir. Bu epistemolojik zorluk, medyayı soyut, felsefi, sanatsal, şiirsel dilden uzaklaştırırken abartılı, tuhaf, pornografik, şiddet içerikli, kişisel, görüntülere doğru zorlamaktadır. Etkili görüntülerle desteklenmeyen mesajlar ya haber değeri görmüyor veya geçiştiriliyor. En iyi ihtimalle bu tür haberler ilgisiz görüntüler ve müziklerle kendi gerçeğinden uzaklaşıyor.
Gerçek hayatta hiç karşılaşamayacağımız veya karşılaşmış olsak da uzun süre etkisinden kurtulamayacağımız olayları televizyondan yüzlerce defa ailece izleriz ve bunlar sanki başka bir dünyaya aitmiş gibi bizde herhangi bir insiyak uyandırmaz. Böylece ekrandan izlediklerimiz ile gerçek hayatlarımız arasında ince bir gergef dokunur. Avını ürkütmeyen, incitmeyen, elde tutan ve biçimleyen bir gergef. Bu süreçte en kolay kanıksanan şey eğlencedir. Hayatın her alanını eğlenceli bir şekilde algılama eğilimlerimizi büyük ölçüde televizyona borçluyuz. Sarsıcı, dehşet verici her olayın dramatik yapımlarda nasıl bir eğlenceye dönüştüğünü hepimiz biliriz. Bu giderek daha fazla ciddiyet isteyen konuların da eğlence formatına dökülmesi şeklinde seyreder. Ses ve görüntü efektleriyle izlediğimiz pek çok trajik olay bile kendisini bu ana akımdan ( mai nstream in g ) kurtaramıyor. Televizyon, masalsı diliyle özünde kahramanlara, idollere, efsanelere (myth) dayalı hikayeler anlatır. Kendine özgü dokunulmazlıklar, sorgulanamazlıklar ve (buna dindışı kutsallık demeyi tercih ediyorum) aşırılıklar (mübalağa, sublimation) üretir. İzleyicinin içinde gezinip durduğu bu alemin sahiciliği şüpheli, doğrulan tartışmalıdır. Ancak derin bir sükunet içinde kabul gören bu olağandışı fragmanları sorgulamak izleyiciden beklenemez. Bu garip sükut giderek kabullere dönüşür ve derin bir toplumsal meşruiyet kazanır.
Modern kültür formlarının tasarımcısı konumundaki ülkeler, refah toplumlarına özgü bir yaklaşımla çokkültürlülüğe yönelirken, teknolojik ve ekonomik bağımlılığı devam eden ülkeler hızla kültürsüzleşmektedir.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok