Sadiye Erol Aykaç Reviews
You can find Sadiye Erol Aykaç reviews, Sadiye Erol Aykaç book reviews, Sadiye Erol Aykaç ratings on 1000Kitap.
Hindistan'da yaşayan Ömer'in ailesi nesillerdir İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin türbesinin bekçiliğini yapmaktaydı. Babasının hırsı nedeniyle Ömer'in annesi ve dedesi tarihi eser kaçakçıları tarafından öldürülünce babası Ömer'i alıp ülkeden kaçmakta bulur çareyi. Ancak çıktıkları gemi yolculuğunda insan kaçakçılarının eline düşerler ve Türkiye'de zor kurtulurlar. Kalacak yerleri olmadığı için camilere sığınırlar. Yine camiye sığındıkları bir gün Hace Alaeddin ile karşılaşırlar ve annesinin ölümünden beri konuşmayan Ömer Hace'yi görünce konuşur. Bu aynı zamanda öyle bir tesadüftür ki yıllardır Ömer'in ailesine emanet olan İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin "Arzuhal" i de sahibini bulur. O günden sonra Ömer ve babası Hace Alaeddin'in dergahında kalmaya başlar.
Ömer'in ve Hace Alaeddin'in yeğeni Zühre'nin hayatından kesitler okuduğumız kitapta, Hace Alaeddin'in ölmeden önce Ömer'den isteği olan İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin hayatını yazmasıyla da bu değerli din aliminin hayatını öğreniyoruz.
Ben sahabelerin hayatını okumayı çok severim açıkçası. Ama öyle kuru bilgi olarak değil, böyle kurgulaştırarak roman gibi yazılmış olanları okumaya bayılırım. Sevgili yazarımızın kalemi o kadar güzel, anlatımı o kadar naif ve duru ki sıkılmadan okuyuveriyorsunuz. Ama bu sadeliğin yanında duygular o kadar güzel yazıya dökülmüş ki duygulanmamak elde değil
“Dünyayı terk etmenin hakiki manası, ona rağbeti terketmektir. Ona rağbeti terketmek ise ancak, varlığı ile yokluğu eşit olduğu zaman gerçekleşir.”
İmam-ı Rabbani...
“İman ve nefs cihadı yolunda simsiyah sakalını bembeyaz edene ne mutlu!...”
Allah aşkıyla gönüllere ektiği tohumları yeşertmek için bu yolda her zorluğa katlanmış,
NAKKAŞ
"Bir Şah-ı Nakşibend Romanı "
Herkese Merhabalar...
Sizlere harika bir kitap ile geldim.
Yazarımızın her kitabı ayrı küçük bir dünya...
Ayrı bir ders niteliğinde...
Hani okurken sizi duygulara sürükleyip içinize ulaşan kitaplar hani ruhunuzu harekete geçirip sizi huzur ile dolduran kitaplar işte tam da öyle bir kitap...
Rümeysa
288 syf.
10/10 puan verdi
Kitabın başı ve sonu hiç olmayabilirdi bence. Satırlarda kayboldum, çok sevdim.
Şöyle konuşuyor kitap benimle;
Yolun başında bir hakikat âşığı, ötelerden Bağdat'a bir çağrı;
"Yâ Şah-ı Geylânî... Elimi tut ki sana 'elleri tutan' desinler."
Buhara'dan bir cevap yankılanıyor;
"Nakşettiğime dokun ki sana da 'Şah-ı Nakşibend' desinler..."
.
.
Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım.
"Gönülden içeri girene bütün kapılar açıktır "
ARZUHÂL
Kitabımız bir İmam Rabbani Roman. Daha önce İmam Rabbani hakkında bir kitap okumamıştım. Ve bu kitap bana çok şeyler kattı. Bilmediğim bir sürü bilgi öğrendim. Imam Rabbani 'nin hayatını daha da merak ettim. Kitaplarımı pek fazla altını çizerek okumam ama bu kitap çok farklıydı. Her satırını çizip aklıma kazımak istedim.
Hindistandan başlayıp Bursa ya kadar uzanan kitap İmam Rabbani 'nin hayatını yaşadığı sıkıntıları, zorlukları anlatılarak Ömer ve Zühre 'nin ilişkisine da değinilerek kitaba güzel bir hava katılmış. Imam Rabbani döneminden, 1970 li yıllardan ve 2020 yılları arasında geçitler yapılarak anlatılmış muhteşem bir tasavvuf romani diyebilirim.
Yazarın kalemiyle tanıştığım ve hayran kaldığım bir kitap. Sade bir anlatımla kaleme alınmış bu kitap su gibi akıp gidiyor.
Kitabın gerçek yaşam hikayesi olması beni ayrıca etkiledi yazar son sayfalarında bundan bahsetmiş. Hindistan a gidip Imam Rabbani yi ziyaret ettikten sonra bu kitabi yaziyor.
"Girdiğinde kapıyı yavaça aç, çıktığında ise kapıyı yavaşça kapat. Bu dünya öyle bir yer ki haktan ibarettir. Canlı cansız, dilli dilsiz herkesin bir hakkı vardır. Kapıyı hoyratça çarpıp gidersen kapı senden hakkını, seni kendisine tekrar muhtaç ederek alır."
*Şimdiden herkese istifadeli okumalar.
BEN RABİA // SADİYE EROL AYKAÇ
“ Ben Rabia” ; satırlarında kaybolduğum kitapsın… Bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum, herbir kelimesini gönlüme nakşettiğim… Ah Rabia ! Nasıl bir iman varmış sende! Okurken ne kadar eksik hissediyor insan kendisini bir bilsen. Bizler de senin gibi olabilecek miyiz?
Hz. Rabia’nın hayatının anlatıldığı bu eseri, ben ney dinletisi eşliğinde okudum. O kadar huzurlu hissettim ki kendimi. Sanki Hz. Rabia’nın dizinin dibine oturmuşum. O da bana hayatını anlatıyor. Herbir cümlesi yüreğime dokunuyor gibi hissediyorum. Yüreğimde taaa derinlerde hissediyorum anlattıklarını… Acısını, pişmanlığını, sadakatini, saflığını… Allah’a olan bağlılığını. Böyle bir sadakat karşısında hayran kalıyorum ona. Bir yandan da utanıp kendi kulluğumu sorguluyorum…
Kitap, insanı adeta tefekkür denizinde yüzdürüyor. Deniz oldukça derin! Yazarın Rabia’yı şairane bir üslupla konuşturması ise kitabın en güzel yanıydı… İnsan okudukça şunu soruyor:” Ey Rabia ! Bu nasıl bir teslimiyet?!” Şeytanın yanına yaklaşmaya cesaret edemediği bir kulun hayat hikayesi… Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Sadiye Hanım’ın kalemiyle tanıştığım ilk eseri olan bu kitabı ben çok severek okudum. Kitabın akıcılığı, olay bütünlüğü, yazarın şairane üslubu, okuyucuyu düşünmeye itmesi ve dahi bütün yönlenleriyle 10/10’luk olan bu kitabı sizin de seveceğinizden eminim…
Kitapla kalın.
#alıntı “ BEN RABİA… AŞKA DÜŞTÜM. BİR DAHA BENİ GÖREN OLMADI… Cenneti ateşe verip cehennemi söndüren kadın dediler benim için, oysa ben Allah’ın rızasına perde olan şeyleri düşünmekten vazgeçin demiştim!”
