1924 yılında Samsun'un Çarşamba İlçesi’nde doğdu. Ortaöğrenimini Konya Lisesi’nde yaptı. Gazeteciliğe 1950’de Vatan gazetesinde başladı. Sekreter, muhabir, yazar olarak çalıştı. 1956’dan sonra Vatan ve Ulus gazetelerinde “Politika ve Ötesi” başlıklı günlük yazılarıyla sosyal ve siyasal eleştiriler yaptı. Kim dergisi ve demokrat İzmir gazetesinde siyasal yazıları yayınlandı. 1960-1963 yılları arasında basın ateşe muavini olarak Londra’da görev yaptı. İstanbul gazeteciler Cemiyeti’nin 1955’te Röportaj Dalı’nda İkincilik Ödülü, 1957’de Fıkra Dalı’nda Birincilik Ödülü’nü kazandı. 1977’de emekli oldu. Çalışmalarını serbest yazar olarak sürdürdü.
20 Ocak 2013 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Cumhuriyet gazetesinde 'Olaylar ve Görüşler' ve 'Haftanın Raporu' başlıklarıyla fıkralar yazdı. Biyografik kitaplar kaleme aldı
Bana sorarsan üstad, ne göllerde kamış olmayı ne de rakı şişesinde balık olmayı isterim. Bir şişe kırmızı şarap karşısında sıradan bir âdemoğlu olmak nesine yetmez insanın?
Gençler kanarya sarısı mayo ile Sait’i düşündükçe kahkahayı patlatıyorlar. O da “ Lan ayılar, siz renkten ne anlarsınız, denize donla girmeye alışmışsınız!” diye kendini savunuyor.
Ölümüne yakın günlerde, Sait, Agop’un Fransız Konsolosluğundaki sergisine gelir, resimlerden birini çok beğenip, “ Ulan şunu kimseye verme, o benim!” diye sıkı sıkıya tembihler. Aradan birkaç gün geçtikten sonra duyar ki, Sa-
it’i Şişli Etfal’e kaldırmışlar, ölmek üzereymiş... Hastaneye zor yetişir. Sait, solgun ve perişan yatmaktadır. Bir ara onu fark edince gülümser. Fısıldar gibi şunları söyler: “ Resim sende kalsın lan, artık işime yaramaz!..”
Kavuran yaz sıcaklarında içimizi bir nebze ferahlatacak bir kitapla gelmek isterdim ama konu edebiyat olunca o büyülü satırların doğum sancısı tabi ki zor zamanlar olacak. Işte #salduntanju kitabında yazarların bu sancılı süreçlerini bütün çıplaklığıyla bize bir sohbet havasında anlatmış. Kitabı okurken Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Kemal Tahir ve bir çok edebiyatçının hayatına tutulan mercekle sadece fikri edebi hayatına değil özel hayatlarıbna da tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriliyor. Şuan hala ayakta olan milliyetçi gazetesinin nasıl bugünlere geldiği Abdi İpekçi saldırısı tüm ayrıntılarıyla aktarılıyor.
Üslup güzel lakin ilk defa okuduğum yazarın dili bana çok akıcı gelmedi. Bilgi birikimi olarak kitap için biraz cahil kalmış da olabilirim. Cumhuriyet ve sonrası dönemi edebiyatını merak eden edebiyatçılarımız için okunası.
Bu arada reklam gibi olmuş açıklama yapayım ben yandım eller yanmasın
Herşeye olduğu gibi güneşe de olan alerjim dolayısıyla yıllardır sadece 50 faktör çocuk güneş kremiyle denize giren biri olarak güneş alerjimi unutmuştum. Doğal içerikli olarak aldığım,günlük kullanımda çok memnun kaldığım#yesilmarka ürününü asla korumadı. Günlük kullanıma makyaj bazı olarak tavsiye ederim ama asla güvenip denize gitmeyin.⁶
Eski DostlarSadun Tanju · İş Bankası Kültür Yayınları · 200010 okunma
Yazar Sadun Tanju'nun okuduğum bu ilk kitabında adeta,Türkiye'nin önde gelen edebiyat,sanat ve kültür adamlarını özel yaşamlarını ve bu insanlarla olan anılarını anlatıyor.
İşte o insanlardan bazıları : Orhan Veli, Sait Faik, Kemal Tahir, Nâzım Hikmet, Melih Cevdet Anday, Abdi İpekçi, Haldun Taner, Bedri Rahmi....
Tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Eski DostlarSadun Tanju · İş Bankası Kültür Yayınları · 200010 okunma
Bu eseri okurken altını çizdiğim çok kısımlar oldu.
Sıfır noktasından bir imparatorluğun temelini görürsünüz.
Dönemin Türkiyesinin yaşam şartları, çalışma şartları, ekonomi şartları ve en önemliside girişkenlik şartların tarihini hissettim.
Okumamış bir insanın hayal gücü, vizyon büyüklüğüne hayran olmamak elde değil.