Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şahika Karaca

Şahika KaracaKötücül Kadın yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
15
Okunma
2
Beğeni
760
Görüntülenme

En Beğenilen Şahika Karaca Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Şahika Karaca sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Şahika Karaca kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların çoğu, cansız, ama tekinsiz biçimde etkin olan birer kavram ve sözcük fabrikasıdır.
Sayfa 24 - -NietzscheKitabı okudu
Hakikatler, yanılsama olduğunu unuttuğumuz yanılsamalardır.
Sayfa 24 - -NietzscheKitabı okudu
Reklam
Hz. Meryem
Havva kendisinde eksik olana ulaşma çabası içerisindedir. Ancak cezası ağır olmuştur. Çünkü güvende olduğu cennetten Adem'le birlikte kovulmuş ve ilk günahın da sorumlusu tutulmuştur. Meryem ise erilin zihnindeki Havva'ya karşı onaylanan kadındır.
Sayfa 34
“Lacan'a göre Oedipus, yani babanın yasası, insanın kültürel bir yasa olarak kurulması için zorunludur. Çünkü babanın yasası, insanın kültürel bir varlık olarak kurulması için zorunludur. Çünkü babanın yasası, insanın kültürel bir özne olarak kurulmasını sağlayarak, iç-sel olanla dışsalı, sübjektifle objektifi, kendi ile ötekileri ayırt etmesine imkân veren simgesel düzene girmesini sağlamakta, onu annesiyle dolayımsız haz durumunu arayıştan çıkararak toplumsal bir üye hâline dönüştürmektedir.” (Tura, 2016: 197)
Hegel'e göre öznenin ortaya çıkışını sağlayan en önemli unsur, insanın istekleri, arzularıdır. Özne sürekli eksik hissettiği için kendisini bütünleme, tikelden tümele ulaşma arzusundadır. Bununiçin de gerekli şartı Hegel istemekte görmektedir. Çünkü istek in-sanı edilgen olma hâlinden eylem hâline sokar.
Cennetten düşüş
Düşüş bir taraftan insanı eylemsizlik halinden kurtararak iyiliği, diğer taraftan riski/trajiği içinde barındırdığı için kötülüğü simgeler. İnsanın tarihsellik içine girebilmesi için ise ihlal ve düşüş zorunluluktur.
Sayfa 27
Reklam
İnsanın tarihsellik içerisine girebilmesi için ise ihlal ve düşüş zorunluluktur. "ihlal kökenseldir ve insanın gelişimi için yapısal bir gerekliliktir; yılan bu yüzden daha başlangıçta bahçeye sokulmuştu. Klasik tragedya kuramcıları, belki bu bağlamda haklıdır: hamartia ya da yanılma/hedefi şaşırma eyleme yerleşiktir, onu etkileyen dışsal bir kuvvete değil ve bu sürekli ıskalamaya verilen ad, arzudur. Bunsuz tarih de olmazdı." (Eagleton, 2012: 320) Dolayısıyla insanın yasak bilgiye ulaşması arzuları etrafındadır ve Tanrısal düzenden uzaklaşarak, özgürlükçü/başkaldıran suç imgesiyle uygarlığın oluşmasını sağlayarak kendisine yeni bir yaşam alanı açar.
Dolayısıyla kadınn zekâsı ataerkil düzeni parçalayacak bir kategoride değerlendirilir.
Lacan'ın üzerine en çok tartışılan "Kadın yoktur ya da kadının bütün olmadığı" düşüncesi, dişilliğin fallusun yokluğu etrafında tanımlamasından kaynaklıdır. Kadının var olması simgesel alanda olması demektir. Ancak simgesel alanda kadının var olması, simgesel alanda fallusa sahip olmakla eş değer görüldüğü için dişilliğin fallus eksikliği etrafında görmeye neden olur. Bir başka unsur da simgesel alanın söylem alanı üzerinden tanımlanması nedeniyle dişilliğinde söylemsel alanda inşası söz konusudur. Fink, Lacan'ın "kadının bütün olmadığı" düşüncesini şöyle nakleder: "Bir kadın, bir erkekle aynı biçimde bölünmüş değildir; yabancılaşmış olsa da bütünüylr simgesel düzene tabi değildir." (2016: 107) Lacan ise kadının mevcut olmamasını, mevcut olandan yani erkeklerden daha fazlasına sahip olmak olarak ifade eder: "Ve bütün mesele budur; şu fallusa yaklaşma ve onu kendine saklama yönünde, kadının değişik yöntemleri vardır. Bunun nedeni, kadının orada olmamak anlamında, fallik işlem içinde bütün olarak yer almıyor olması değildir. O asla değildir gibi bir şey söz konusu değildir. Tam olarak oradadır. Fakat daha fazlası söz konusudur. (Leader, 1998: 74)
Ona göre heteroseksüel bakış açısı, dışlayıcı toplumsal cinsiyet yasalarını içermektedir. Ve özne bir öze sabitlenemez. Dolayısıyla Butler, cinsiyetin biyolojik bir sınırlandırma içinde tanımlanamayacağını ve dilin belirleyiciliği içerisinde kültürel söylem üzerinden cinselliğin kurulduğunu ifade eder. Ona göre kadın ya da erkek olarak bir öze sabitlenmek bütünüyle yanılsamadır ve bunu performatiftik kavramıyla dile getirir. Dolayısıyla özne metafizik ilkeler etrafında önceden belirlenmiş değildir. Özne süreç içerisinde kendi seçimleriyle kendisini oluşturur. Böylece sabit bir özden özneyi kurtaran Butler, kadının da kültürel tanımlamalar içerisindeki konumunu yapısökümüne uğratır. Butler de Irigaray'la benzer bir düşünceyle eril söylem içerisinde sabit bir öz etrafında temsil edilen kadın üzerinden feminist çalışmaların yapılmasını eleştirir. Bu anlamda kadın temsilini sorunlu görür.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
Butler, Foucault'nun bu konudaki düşüncelerinden etkilenmiş ve cinsiyetin biyolojik bir sınırlandırmayla tanımlanamayacağını, cinselliğin dilin, kültürü belirleyici söylemi içerisinde oluştuğunu ileri sürmüştür.
Bu dönemde kültür doğayla iç içedir. Akgün, doğa ile insanın yakın ilişkisini doğurmak olgusu üzerinden değerlendirerek, avcı/toplayıcı dönemde tüm doğaya atfedilen bir kutsallığın var olduğunu belirtir. Doğanın ve henüz bütünüyle ondan ayrılmamış olan insanlığın kurucu ilkesi dişildir. Bu sebeple de insan dişil olandan temsil edilir. (2017:13)
Tarım yoluyla toprağın işlenmesi ve yerleşiklik, insanın doğadan, eril öğenin dişil öğeden ayrışabilecek ve onu denetimi altına alabilecek kadar güçlenmiş olması, bilincin asal yöneliminin eril ilkenin işaretini taşıması demektir: Yerleşik sosyal düzel her zaman babacıllığı gereksinir.
Sayfa 18
Zeynep Direk, ataerkilliğin erkeği insan modeli olarak inşa ederken, kadını erkek olmayan, tam olarak insan olmayan, 'mutlak başka' olarak temsil ettiğini söyler. Erkek kendisini bu 'mutlak başka' karşısında, 'kadın olmayan' olarak tanımlar ve böylece sahip olduğu özellikleri sürekli bir biçimde yeniden olumlar. Kadını anne ve bakire olarak yücelt-se de bu yüceltmenin diğer yüzü kadın cinselliğini aşağılamak ve hatta kadının varlığındaki erkeğe hizmete ve bakıma indirgenemeyecek öğeler karşısında dehşete düşmektir. (2018: 187)
Sayfa 250Kitabı okudu
Oedipus, hadım edilme endişesiyle babanın yasasına tabi olma etrafında geliştirilmiş bir kuramdır. Kız çocuk, penisi olmadığından dolay kendisini eksik hissettiği için, erkek çocuk ise hadım edilme endişesiyle babanın yasası içerisine girer. Deleuze-Guattariye göre ise Oedipus kuramı aşkınsal baba imgesini kurar. Askansal baba imgesi ise negatif
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.