1984’te İngiltere’de doğdu. Çocukluğunu kitaplar arasında geçirdi ve çok küçük yaşlardan itibaren yazar olmayı hayal etti. Felsefe ve edebiyat okuduktan sonra, gençlik edebiyatı üzerine yüksek lisans yaptığı okulda, En Yüksek Potansiyeli Olan Yazar Ödülü’nü aldı.
Her yere gidebileceğim, her şeyi yapabileceğim ve bütün hayatımın bunu yapmak için verildiği düşüncesi beni o kadar mutlu etti ki yanımdaki pencerede ki İskoçya hızla akarken, devrildim, gözlerimi kapadım ve uykuya daldım.
Kitabın ince, akıcı ve kısa olduğunu düşünüyorum. Olaylar su gibi akıp gitti ve olacakları tahmin edebildim. Güzeldi ve üzücüydü. Fakat sonunun bu kadar umutla bitmesi beni mutlu etti.
-----------
8/10
Hikaye oldukça akıcıydı. Çok hızlı bitebilecek bir kitap. Karakterler çok eğlenceliydi. Kısa özeti:
Üç kardeşin hikayesi. Hayatın tek başlarına bıraktığı bu üç kardeşin en büyüğü daha 19 yaşında aslında üniversite için kayıt bile yaptırmıştı ama anneleri ölüp tek başlarına kalınca kardeşlerine bakmak için çalışıyor. Ortanca kardeş okulda diğer kızlar gibi iyi giyinmediği için dışlanıyor. Küçük kardeşin dünyadan haberi yok çünkü daha 7 yaşında. Bu üç kardeşe sosyal yardım da yapılsa geçinmeleri çok zor. Ve bir de Sebastian var minik tavşan. Sebastian hasta oluyor tedavisi oldukça pahalı. Bir gün telefon geliyor. Halaları hasts. Halalları oldukça varlıklı bir kadın ama herkesin kendi parasını kazanması gerektiğini düşünüyor. Halalarını ziyarete gidiyorlar. Orada ortanca kardeşe bir albüm veriyor halaları. Ama albümde hiç insan resmi yok. Mekanların resmi var. Anlamsız da bulsa alıyor. Halaları ölünce o albümde varlıklarını sakladığı yerlerin resmi olduğunu anlıyorlar. Ve define avı başlasın. Tavsiye ederim. İyi okumalar. :)
O kadar güzel ve eşsiz bir kitaptı ki her yaştan kişi rahatlıkla okuyabilir, benim yüreğime oturdu ama sonu daha da bağlayıcı bitebilirdi veyahut ikinci kitabı çıkabilirdi. Üç kardeşim annesiz babasız hayatta kalmalarını anlatıyor, en büyük olanları kızların abileri, kendi eğitiminden ödün verip hayatlarını kardeşlerine adamış bir abi. Üniversiteye gitmesi gerekirken az da olsa ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir kafede çalışıyor. Çok zor böyle bir abi bulmak, bulabilmek. Bizim ülkede olsa Giderler kızları çalıştırırlardı, erkekler okurdu değil mi? Çünkü kızlar hiçbir şey yapamaz. Neyse sitemi bir kenara bırakacağım. O başka bir zaman. Halalarının vefat etmediyle mücevherler onlara kalıyor ve çok sinir olduğum durum kusacağım, halasının kocasından nefret ettim. Bu kadar bencil bir insan olamaz. Her onun adı geçtiğinde derin nefes aldım. Şimdi ağzımı kapatıyorum. OKUYUN OKUTTURUN EŞSİZ BİR KİTAPTI!!!! DÖRT GÜNDE BİTİRDİM.