Sam Kean’in kimyaya merakı çocukluk yıllarından başlıyor. Yıllarını kırık termometrelerdeki cıvaları biriktirerek geçiren Sam Kean, şimdi Washington DC’de yazar olarak hayatını sürdürüyor. Çalışmaları New York Magazine, Mental Floss ve Science’ta yayınlanan yazar, National Public Radio’da (Ulusal Halk Radyosu) “Radio Lab” (Radyo Laboratuvarı) ve “All Things Considered” (Enine Boyuna Düşünülürse) adlı programlarda yer aldı. Yazdığı ilk kitap Kayıp Kaşık ile New York Times’ın çok satanları arasına girdi. İkinci kitabı Bitmeyen Keşif DNA da çok satanlar listesine giren yazar, bilim kadar keşiflerin ve kâşiflerin hikâyelerinden hoşlanıyor, hatta belki de daha fazla...
Giuseppe Arcimboldo tarafından resmedilmiş bir “ portre ". Beyindeki hasara göre, bazı hastalar sadece meyveleri seçebilirken, bazıları yalnızca tablodaki yüzü görebilir. Sağ beyin yüzü seçmeye yatkın olup, sol beyin yiyeceklere odaklanır.
Ayrık beyin hastaları sayesinde her bir yarımkürenin kendine özgü becerilerini de keşfetmişlerdi;biz bu gün ''sol beyin '' yada ''sağ beyni "kullanarak düşünme tarzı diyoruz. Biliminsanları o zamanlar, sol beynin her beceride daha üstün olduğuna inanıyorlardı. Ama ayrık beyin hastaları, sağ beynin yüzleri daha net tanıdığını ortaya çıkardı: Ayrık beyinli insanlar meyvelerden portreler yapan Arcimboldo 'nun resimlerine baktığında, sol beynin meyve ve sebze figürlerini, sağ beyinse " kişiyi "görüyordu.
Sanatçılar portlerini daha etkileyici hale getirmek için sağ-sol asimetrisini sıkça kullanmışlardır. Genellikle, kişinin ifadesinin sol yarısı,duygulardan sorumlu olan sağ beyin daha dışavurumcudur.
Portrelerde sol taraf tercihinin istisnalarıda vardır,ama bunlar bile anlamlıdır. İki elini de aynı beceriyle kullanabilen Leonardo da Vinci, bu genel tutumdan uzaklaşarak sağa dönük portreler yapmıştır. Ancak bilinen eseri olan Mona Lisa sola dönüştür. Bir diğer istisnaysa otoportrelerin genellikle sağa dönük olmasıdır. Sanatçılar kendi portlerini ayna karşısında yapar,bu da yüzlerinin sol tarafının tuvalin sağında yer almasına neden olur.
İnsanlığın neden olduğu kötülüğün kökü, insanın hayvan doğası değil, bölgesel saldırganlık ya da doğuştan bencillik değil, benlik saygısı kazanma, ölüm oranımızı inkar etme ve kahramanca bir öz imge elde etme ihtiyacımız. En iyiye olan arzumuz en kötünün sebebidir.
Türkçe'ye Berna Kılıçer'in çevirdiği yüzyıllar boyunca, beyin hasarları, travma, delilik ve iyileşme hikayeleriyle dolu olup beyin hakkında birçok ayrıntılı bilgi veren kitap, beyinde gerçekleşen hatırlayamayan insanlar, unutamayan insanlar, sevdiklerini tanıyamayan insanlar ve kendilerini tanıyamayan insanlar gibi birçok tarihsel vakayla doludur. 1559'da Fransa Kralı II. Henri'nin beyin hasarından kaynaklanan ölümünü vb birçok olayı fantastik tarzda ve okurken keyif verir tarzda okutan bilim kitabı esprili anlatımı olduğu için sindire sindire okuyabileceğiniz kitaplardandır. Sonunda not edildiği gibi yıllardır nörolojik birçok olayı merak ettiği için böyle bir kitap yazdığını belirten Sam Kean , kitapta geçen tarihsel olayları fotoğraflarıyla birlikte yazmış olup kitap sadece bilim değil sinirbilim kategorisini de kapsamaktadır.
İnsan beynini baştan sona basit bir dille anlatıyor. Her kesimden insana hitap eden bir kitap. Her bölümde farklı bir veya birden fazla insanın hastalık öyküsünden yola çıkarak beynin her bölümünü ve işlevlerini anlatıyor. Daha önce hiç duymadığım hastalıklar hakkında hikayeler okumak beni heyecanlandırdı. Kitabın akıcı bir anlatımı var, yazar çok iyi bir kurgu yapmış. Konular arasında geçişleri çok güzel yapmış konuları birbirinden koparmamış birbirinden bağımsız hale getirmemiş. Beyin ve işlevleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkesin okuması gereken bir başlangıç kitabı olabilir.
Yazar insan beynini tarif ederken herkesin anlayacağı bir dil kullanmış. Tarih öncesi boyunca çok iyi gözlem yapılıp rapor edilmiş bilgilerden faydalanıp bir kitapta özetlemiş...
Okunmaya değer...