Sandra M. Gilbert

Tavan Arasındaki Deli Kadın author
Author
8.0/10
1 People
8
Reads
2
Likes
859
Views

Most Liked Sandra M. Gilbert Quotes

You can find Most Liked Sandra M. Gilbert quotes, most liked Sandra M. Gilbert book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Austen
Kadın teslimiyetinin yine kadının ayakta kalması için gerekliliğini resmederken Austen'ın öyküsü özellikle erkek okurlar açısından memnuniyet verici niteliktedir, çünkü herhangi bir kızın evcilleştirilmesi değil, akıllı bir erkeğin isyankar ve hayal gücü kuvvetli bir kıza tutkuyla hakim olmasını anlatmaktadır
Austen romanları
Erkek olmak, evi geçindiren, kendini sınayan ya da bir meslek edinen bir kimse olmak anlamına gelirken, kadın olmak başarıdan vaçgeçmek ve kendini erkeğe ve erkeğin sağladığı alana uygun hale getirmek anlamına gelmektedir.
Reklam
Freud’un Psyche ile Soma arasındaki dinamik bağlantıyla ilgili bilinen araştırmalarını başlattığı histeri, tanımı gereği bir “kadın hastalığı” olarak ortaya atılmıştır. Bunun nedeni adını Yunancada rahim anlamına gelen hyster (on dokuzuncu yüzyılda bu organın duygusal rahatsızlıklanın nedeni olduğuna inanılıyordu) kelimesinden almasından çok, yüzyıl dönümünde Viyana’da bu hastalığın kadınlar arasında ortaya çıkıyor olması ve on dokuzuncu yüzyıl boyunca, diğer birçok bozukluk gibi bu ruhsal bozukluğun da Aristoteles’in kadınlığın kendisini bir sakatlık olarak gören düşüncesini destekler biçimde kadın üreme sisteminden kaynaklandığının düşünülüyor olmasıdır. Gerçekten de fiziksel ve sosyal çevreye uyumsuzluk üzerine ortaya çıkan anoreksi ve agorafobi gibi hastalıklar, hem geçmişte hem de günümüzde çok fazla sayıda kadın üzerinde etki bırakmış ve bırakmaktadır. Anoreksi -iştah kaybı, kendini aç bırakmaknedeniyle zarar görenler genelde ergen kız çocuklandır. Agorafobiden -açık ve kamu alanlannda duyulan korku- mustarip olanlarsa sıklıkla orta yaş ev kadınları ve romatizma hastalandır.
Erkek metinlerinin hapishanesi karşısında bir kurtuluş sunan kalemi ellerine aldıklarında Aurora Leigh ve Mary Elizabeth Coleridge gibi kadınlar, ileride göreceğimiz gibi kendilerini sırası ile melek-kadm ya da canavar-kadın olarak tanımlayarak işe başlamışlardır. Pamuk Prenses ve kötü kalpli Kraliçe gibi, ilk dürtüleri ileride göreceğimiz kimi çelişkiler banndırmaktadır. Ya kendilerini ataerkilliğin cam tabutlannda boğucu korseler içinde hareketsiz bırakıp boğmaya çalışmışlar, ya da aynanın dışında sert ve intihara eğimli tarantellalar yaparak kendilerini yok etme eğilimi göstermişlerdir. Yine de, melek ve canavar imgelerinin sunduğu tüm zorluklara ve tüm kadınlann acısını çektiği verimsizlik ve yazarlık endişelerine rağmen, kadın yazarlar için ‘yazın’ nesiller boyunca mümkün olmuştur. On sekizinci yüzyıl sonuna gelindiğinde -ve burada üzerinde duracağımız en önemli olgu da bu olacaktır- kadınlar sadece yazmakla kalmıyor, aynı zamanda ataerkil imge ve alışkanlıklann sert ve radikal bir biçimde gözden geçirildiği kurgusal dünyalar kuruyorlardı. Ve kendi kendini tasarlayan Anne Finch ve Anne Elliot’tan Emily Bronte ve Emily Dickinson’a kadar birçok kadın, erkekler tarafından yazılmış metinlerin cam tabutundan kalkıp Kraliçenin aynasını çatlatarak çıktıklarında, eski, sessiz ölüm dansını da bir zafer, özgür ifade ve otorite dansına dönüştürmüştür.
Eve ve erkeklerin metnine kapatılan kadına şiir
Görevle sınırlanmış, etrafı çevrilmiş bir yaşam Ruh ne yöne dönüp bakarsa baksın Günah dışında kaçış yolu yok Kaytaracak bir oda bile Sadece yaşa ve çalış Sorgulanmamış, maruz kalınmış bir zorunluluk Ancak kanun gücüyle bağlayıcı kılınmış Düşmanca düşüncelerin baskısı Her dakika çekilen bir ağrı Boşa harcanan güce dair bir his Karabasan gibi çöken alçak çatılı bir ev Güneşi dışarıda bırakan ağır kirişler Bir darbe gelmeden dik durmak ne mümkün Ve ruh daha geniş bir mezar için yalvarana kadar.
The Parables of the Cave
"for out of my Womb thou shalt be brought forth after the manner of a Spirit, Conceived and Born again."
Sayfa 104
Reklam
87 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.