Sandra M. Gilbert

Tavan Arasındaki Deli Kadın yazarı
Yazar
8.0/10
1 Kişi
8
Okunma
2
Beğeni
842
Görüntülenme

En Beğenilen Sandra M. Gilbert Gönderileri

En Beğenilen Sandra M. Gilbert kitaplarını, en beğenilen Sandra M. Gilbert sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Sandra M. Gilbert yazarlarını, en beğenilen Sandra M. Gilbert yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kadını, melek gibi davranmadığı takdirde canavar gibi gören bir toplumda, melek olmadığını bilen kadın kendini canavar gibi görmek ya da bu bilincin suçluluğuyla bir sürü hastalıkla, delilikle, histeriyle boğuşmak zorunda kalmıştır.
Çağdaş kadın yazarlar bugün, kaleme enerji ve otorite ile türkü ile sarılabiliyorlarsa, bunu on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllardaki anneleri, hastalık hissi veren bir tecrit, delilik hissi veren bir yabancılaşma ve kendi edebi alt kültürlerinde yaygın yazarlık endişesinin felç hissi veren belirsizliği ile mücadele etmiş oldukları için yapabilmişlerdir.
Sayfa 100
Reklam
Cinsiyet ve tür
Evde yaşıyoruz; sessiz ve kapatılmış. Ve duygularımız da bizi huzursuz ediyor.
Sayfa 184 - Anne ElliotKitabı okuyor
Ancak kadının kendisini iyileştirebilmesi için öncelikle enfeksiyon kapmasına neden olan cümlelerden kurtulması gerekmektedir. Kendini “Buruşuk bir Yaratıcı’dan” alıp, içine çektiği acıdan ya açık bir biçimde ya da gizleyerek ama mutlaka kurtarmalıdır. Bunu yapmasının tek yolu da Yaratıcı’mn ürettiği metinlerinin üzerinden yeniden geçmesi olacaktır. Ya da aynı meseleye başka bir metafor aracılığı ile bakacak olursak, kadın yazar, “kendi imgesini kristal yüzeyden özgür bırakmak için” çok uzun bir süredir tüm kadınlara ne olması gerektiğini söyleyen aynayı kırmak zorundadır. Bu nedenle, on dokuzuncu ve hatta yirminci yüzyıl boyunca, Amerika ve İngiltere’deki kadın yazarlar, özellikle bu metinlere saldırmak ve yeniden yazmakla ilgilenmişlerdir. Erkek edebiyatının ürettiği kadın imgelerini yapısöküme uğratmış ve yeniden kurmuşlardır. Özellikle de Kraliçenin aynası ile ve paradigma niteliğindeki melek ve canavar imgeleri ile uğraşmışlardır. Ancak bu imgeleri inceleyip, mücadeleye girişirken bilerek ya da bilmeden, korku uyandıran paradigmalan yaratmış toplumun değer ve varsayımlrını da reddetmişlerdir. Bu nedenle ataerkil kurum ve gelenekleri açıktan açığa eleştirmediklerinde bile (ve bizim inceleyeceğimiz on dokuzuncu yüzyıl kadın yazarlarının büyük bir çoğunluğu bunu açıkça yapmışlardır) kendi gizli öfkesi üzerine hareket eden karakterler yaratmışlardır.
Öykünün dönüm noktası, kızın cücelerin uyansma rağmen Kraliçe’nin hediyeleri karşısında baştan çıkma yönünde belirgin bir isteklilik göstermesinden ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de, tüm öykü boyunca Pamuk Prenses’in kişisel çıkarlan doğrultusunda davrandığına dair tek ipucu, kılık değiştirmiş katilin sunduğu bağcık, tarak ve elmaya karşı duyduğu “narsisist” arzuda ortaya çıkar. Bettelheim’ın vurguladığı gibi bu “üvey annenin ayartıcı tekliflerinin Pamuk Prenses’in içinde taşıdığı arzulara ne kadar yakın düştüğünü” göstermektedir. Dahası, daha önceden de belirttiğimiz gibi, bü bir anlamda Pamuk Prenses ve Kraliçenin bir olduklanı da göstermektedir: Kraliçe kendini, kendi içindeki edilgen Pamuk Prenses’ten kurtarmaya çalışırken, Pamuk Prenses de kendi içindeki iddialı Kraliçeyi bastırmaya çalışmaktadır. Şeytana uyma bölümünde her iki kadının da aynı zehirli elmadan birer ısırık alması bu noktayı açığa kavuşturup ortaya çıkarmaktadır.
Bir diğer korkunç canavar olan Lilith’in öyküsü -İbrani mitolojisine göre hem ilk kadın hem de ilk canavardır- “poetik haddini bilmezliği” delilik, ucubelik ve canavarlıkla ilişkilendirmektedir. Âdem’in kaburgasından değil de Âdem’in kendisinin yaratıldığı gibi tozdan oluşan Lilith, doğruluğu şüpheli Musevi ilmine göre Âdem’in ilk eşiydi.
Reklam
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.