"Bir hikâye istediğinizi zannediyorsunuz, bir son istediğinizi zannediyorsunuz ama aslında istemiyorsunuz. Yaşamı istiyorsunuz. Düzensizlik, bilinmezlik ve belirsizlik istiyorsunuz.
Düşüncelerim titreşmeye başlıyordu, zihnim pencerede çırpınan bir kuştu. Genelde böyle olurdu, ertesi gün. Hişşt diyerek düşüncelerimi susturdum, ormana gidip çişini yap sonra da hemen yatağa geri dön, hadi
"... Bilmediğiniz bir senaryoda ölüm meleği rolünü oynayan kişi, derin bir nefes alıp Kötü Haber Verme seminerinde öğrendiklerini hatırlayarak numaranızı çevirmeye ve hepimizin kafasında canlandırdığı kelimeleri söylemeye, hani sanki böyle bir olasılığı düşünmek, zihnimizde kabul etmek onu kabuslar ve hayaller dünyasına hapsedecekmiş gibi hepimizin kafasında canlandırarak kendisine eziyet ettiği kelimeleri söylemeye hazırlanıyor olabilir."
…bizim meslekte öğrenilen şeylerden biri de geçen zamanla akılcılık arasında doğru orantı olmadığıdır, "'yüzyıllar önce yaşayanların beyinleri ilkeldi ama bizimkiler değil" varsayımı yanlış.