Le Sommet, bir zamanlar tedavi amacıyla kullanılan bir sanatoryumken, günümüzde lüks bir otele dönüştürülmüştür. Ancak bu değişim, geçmişin ürpertici izlerini silememiştir. İsviçre Alpleri’nin zirvesinde, karlarla ve derin ormanlarla çevrili bu otel, başlı başına bir gizem. Peki ya burada işler ters gitmeye başlarsa? ️
Dedektif Elin Warner ve sevgilisi Will, Elin’in kardeşi Isaac’in nişan kutlamasına katılmak üzere bu gözlerden uzak otele gelir. Ancak Elin’in kendi geçmişindeki karanlık sırlar ve kardeşiyle çözülmemiş sorunları, bu izole ortamda daha da gün yüzüne çıkar. Her şey, Isaac’in nişanlısının gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasıyla çığırından çıkar. Üstelik bir çığ düşmesiyle otel tamamen dış dünyadan kopar. Artık ne otelden çıkmak mümkündür ne de yardım almak.
Elin, kendini bu karanlık olayların tam ortasında bulur. Bir yandan geçmişiyle yüzleşirken, diğer yandan korkutucu gerçekler ve sırlar zinciri onu daha büyük bir tehlikeye sürükler. Ancak bu kadar gerilim ve karanlık atmosfer içinde, kitabın yazım tarzı ve temposu beni maalesef içine çekmekte zorlandı. Mekan tasviri ne kadar etkileyici ve ürpertici olsa da hikayeye tam anlamıyla ısınamadım.
Yine de boş vaktinizde okunabilecek, karanlık ve gizem dolu bir hikaye arıyorsanız Sanatoryum sizi tatmin edebilir. Kendi kararınızı vermek için bir şans verebilirsiniz!