Asıl adı Selahaddin Yaşar. 1953 yılında, Mersin iline bağlı Anamur ilçesinin Kızılca köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyı Anamur'da bitirdi. İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Uzun yıllar İstanbul'da edebiyat öğretmeni olarak çalıştı.
Başta Yeni Asya, Bizim Aile, Köprü, Can Kardeş olmak üzere pek çok gazete ve dergide bu mahlasının yanı sıra asıl adı ile de yazılar yazdı. Moral FM'de, Bizim Radyo'da, Dost TV'de edebiyat sohbetleri yaptı. Halen haftalık yazılar yazıyor, konuşmalar yapıyor.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
İmâm-ı Rabbani hazretleri, "Ehl-i beyti sevmemek, Hâricilik, ashaptan teberri (yüz çevirmek) Rafizilik, bütün ashabı sevmek ve saymakla birlikte Ehl-i Beyti sevmek de Sünniliktir." diyerek muhataplarını ifrattan ve tefritten kurtarıp Ehl-i sünnet i'tikadında birleştirmeye gayret etti.
"Girmek isteyen için tarikatın zaruri şartlarının başında, Ehl-i sünnet ve'l cemaat alimlerinin Kitap ve Sünnet'ten çıkarıp ortaya koydukları iman esaslarını benimsemek vardır. Kitap ve Sünnet'in anlattıklarını, yine o alimlerin anladıkları mâna içinde anlamak da - başka te'villere girmemek- bu yolun zaruretlerindendir. Faraza keşif ve ilham yoluyla kalbine, onların anladıkları manalara aykırı manalar gelse, onlara itibar edip berikilerden Allah'a sığınması gereklidir."
İmâm-ı Rabbani hazretleri, "Bütün tarîkatların nokta-i müntehası hakaik-ı imaniyenin (iman hakikatlerinin) vuzuh ve inkişafıdır" diyerek hak tarîkatları dâhilî faaliyetlerde serbest bırakırken, harice karşı ve İslam'ın bütününü alakadar eden meselelerde onların müşterek hareket etmelerini sağladı.
Dünya lezzetleri ve fâni nimetler ancak o zaman güzel ve sindirici olur ki, onun zımnında, şeriat-İ garra ile amel bulunur. Bu durumda ahiret nimetleriyle de birleşir. Anlatıldığı gibi olmayınca, onun hükmü şekere belenmiş öldürücü bir zehirdir ki, ancak ahmak onunla aldanır...
Taraf tutularak yazılmış biyografik bir eser. Tamamen çöp değil ama çok da özgün değil. İçinde eserlerinden örnekler de var, hayat öyküsü de, hakkında yazılmış şiirler de. Bediüzzaman çağın en önemli isimlerinden biri ve Akif’ten bahsederken isminin geçmesi çok normal ama bu ne yazıkki doğru bir şekilde kullanılmamış. İmkanı olan her yerde Bediüzzaman’a atıf yapılmış. Bütün bunlar eserin Yeni Asya camiasıyla sınırlı kalacağının işareti olmuş. Akif gibi bir kamet çok daha incelikli biyografileri hak ediyor.
Ramazan Bayramı namazı yaklaşırken Süleymaniye'de Bayram sabahı şiiri aklıma geldi. Oğlumu Sultanbeyli Belediyesi etkinliğine götürdüm. Kütüphanede gözüme ilisti. Kayıt olup dün aldım bugün teslim ettim. Böyle güzel bir şahsiyeti tanımak çok güzel oldu. Yalnız benim okuduğum eski baskısı.
90 sayfa olanı yeni Asya basımı.
Yahya KemalSelahaddin Yaşar · Nesil Yayınları · 20073 okunma